Merkez bankası kredi faiz oranlarını düşürecek mı

20.08.2022 20:04 Son Güncelleme: 20.08.2022 22:42

Ticari kredi faizlerini Merkez Bankası'nın faizlerine yaklaştırmak için makro ihtiyati tedbirler uygulamaya alındı. Bir süredir iş dünyasından gelen ticari kredilere ulaşamama ve yüksek faizli kredi açıklamaları ardından Merkez Bankası harekete geçti. Ankaların zorunlu karşılıklarına dair yeni kararlar aldı. Kararı Ostim Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Berra Doğaner, CNN TÜRK'e anlattı.

Doğaner, alınan kararla zorunlu karşılık oranları bankanın uyguladığı faize göre belirleneceğini “Gönüllü olarak bankaların uyumunu istiyor. Amaç politika faizini ben yüzde 13’e indirdim, fakat ticari kredilerde şirketlere uyguladığınız faiz oranları daha yüksek. Bankaların faiz oranı düşürülmesi hedefleniyor.” Sözlerini kullandı.

Berra Doğaner, düzenlemede çekilen kredilerin dövize gitmemesi için önlem alındığını da bu nedenle faturaların istendiğini “Caydırıcı olan şu, eğer kullandırdığın ticari kredinin faiz oranı yüzde 29,38’i geçiyor ise kullandırdığın kredinin yüzde 90’ı kadar da bana menkul kıymet bloke edeceksin. Bu işte kredi faiz oranlarının düşmesini motive etmeye çalışan bir düzenleme.” ifadeleriyle açıkladı.

Merkez bankası kredi faiz oranlarını düşürecek mı

Bakan Nebati: Borsaya 18 günde 13,6 milyar TL yabancı yatırım geldi

28 Ocak 2022 tarihli Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre toplam Türk lirası kredi büyüklüğü 4 trilyon 972 milyar TL, toplam mevduat 5 trilyon 429 milyar TL oldu. Mevduat ile kredi arasında 457 milyar liralık fark hesaplandı. Merkez Bankası düşük faiz ile kredi kullandırılması için politika faizini yüzde 14 seviyelerine düşürdü. Ancak bu indirim piyasaya yansımadı. Bankalar kredilerde oranları yüksek tutuyor. İhtiyaç kredisi ortalama yüzde 25 faiz oranıyla tüketicilere sunulurken ticari krediler yüzde 33 oranla veriliyor.

Kamu ve özel bankalardaki fark göze çarpıyor

Bankaların yayımladıkları kredi faiz oranlarına göre ihtiyaç kredisi faizleri yıllık yüzde 39'a kadar varırken konutta en düşük aylık faiz yüzde 1,20'de kaldı. Taşıt kredisi faizleri de yükselişte. Aylık yüzde 2,55'e varan taşıt kredisi faizi oranlarıyla yıllık faiz yüzde 30'u aşmış durumda. Merkez Bankası'nın faiz kararı kamu bankalarında yanıt buldu. Kamu bankalarında ihtiyaç kredileri faizleri yıllık 18 seviyelerinde özel bankalarda ise bu oran yüzde 40'a yakın seyrediyor.

Kur korumalı TL mevduat hesabında 290 milyar lira aşıldı

Öte yandan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben, kur korumalı mevduata katılımın 290 milyar liraya yükseldiğini açıkladı. Akben, "Bugün katılım 290 milyarı geçti. Biliyorsunuz 3 aylık 6 aylık ve 1 yıllık olarak açılabiliyor. İlgi bu manada önemli. Sistemin kurulmasıyla birlikte artık tamamen bütün bankalarımızda yerleşmiş durumda. Bu iyi bir ürün tercih edenler için de iyi bir ürün" dedi.

Memurlar.Net'i Facebook'tan takip etmek için tıklayınız

19 Ağustos 2022

Prof. Dr. Selva Demiralp |  Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi

Merkez bankası kredi faiz oranlarını düşürecek mı

Kaynak, Getty Images

Geçen yılın son çeyreğinde politika faizinin 5 puan düşürülmesini takiben enflasyon 60 puan artarken ortalama kredi faizleri 10 puana yakın yükseldi. TL’nin Dolar karşısında kaybı ise yüzde 90’a yaklaştı. Olumsuz karne bu kadar netken Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Perşembe günkü kararında politika faizini 100 baz puanlık indirimle yüzde 13'e düşürdü.

Global enflasyona karşı sene başından beri en az 75 merkez bankası faiz artışına giderken, TCMB’nin adı dünyada en negatif reel faiz veren merkez bankası olarak geçiyor.  

Peki Türkiye'de politika faizi neden düşürülüyor?

Geçtiğimiz aylarda Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati “enflasyonla büyümenin” bir siyasi tercih olduğunu dile getirdi.

Şöyle bir mantık izleniyor: Ekonominin büyüyebilmesi için borçlanma faizlerinin azalması lazım. O halde Merkez Bankası politika faizini düşürürse kredi faizleri iner, daha rahat borçlanma, daha çok harcama, daha çok yatırım, daha çok istihdam olarak geri döner.

Peki bu vesileyle artan talep enflasyonist baskıları artırırsa ne olacak? Onu da daha fazla büyüme karşılığı ödenecek bir bedel olarak kabul eder yola devam ederiz.

“Enflasyonla büyüme” modeli bunu ima ediyor.

Ancak ekonomik dinamikler böyle işlemiyor.  

Enflasyon beklentileri düşmeden politika faizini düşürmek, piyasa faizini düşürmüyor. Çünkü piyasa faizleri belirlenirken politika faizine ilave olarak enflasyonist beklentiler, ileriye yönelik riskler de fiyatlara giriyor. O yüzden politika faizi düşse de orta ve uzun vadede artan enflasyonist beklentiler ve risk primi nedeni ile piyasa faizlerinin arttığını görüyoruz.

Dünkü karardan hemen sonra risk priminin artışa geçmesi uzun vadeli faizlerin daha da yükseleceğine işaret ediyor.

  • Merkez Bankası politika faizini yüzde 13'e indirdi, Dolar/TL kuru 18'i aştı
  • Türkiye'nin CDS'i 900'ü aştı: Kredi risk primi neden artıyor, sonuçları ne olur?

Bir noktayı atlamayalım. Politika faizi düştükçe kredi faizleri artsa da mevcut kredi faizi seviyeleri enflasyonun hayli altında. Bu nedenle reel olarak genişlemeci bir politika var.

Ancak ileriye yönelik enflasyon beklentisi ve risklerin bu kadar yükseldiği bir ortamda bankalar kredi arzını kısıyorlar. Dolayısı ile dünkü karar bir süredir altını çizdiğim “daraltıcı genişleme”ye yeni bir örnek oluşturuyor. Yani kağıt üzerinde genişlemek amacı ile atılan adım orta vadede ekonomi üzerinde daraltıcı bir etki yaratıyor.

İlk yarıda nasıl büyüdük?

Eğer enflasyonist ortamda faiz indirmek daha daraltıcı bir etki yapıyorsa senenin ilk yarısında nasıl büyüdük?

Son iki çeyrekte büyümenin bileşenlerine baktığımız zaman bunun önemli bir bölümünün ihracat kaynaklı olduğunu görüyoruz.

İhraç ettiğimiz ürünlerin gelir hassasiyeti yüksek, fiyat hassasiyeti ise düşük. Bu şu anlama geliyor; 2022 ilk yarısında ihracatımızın güçlü gelmesinin esas sebebi “düşük faiz, zayıf kur” politikamızdan ziyade, pandemi sonrası normalleşen Avrupa büyümesinin güçlü gelmesi idi.

Bu neden önemli? Çünkü yılın ikinci yarısında faizleri daha çok düşürsek de Rusya savaşı sonrası ciddi bir resesyonla karşı karşıya olan Avrupa’ya yapacağımız ihracatı canlandırabilme imkanımız düşük. Onun yerine faiz indirimlerinin içeride yarattığı dengesizlikler ve bu dengesizliklerin getirdiği maliyetler ile boğuşma ihtimali yüksek.

Giderek rayından çıkan bir enflasyon yoksulluk olarak geri gelip büyüme hedeflerini de vuruyor. TCMB ise uzun vadede enflasyonun yarattığı daraltıcı etkileri kısa vadede faiz indirimleri ile baskılamaya çalışıyor.   

Enflasyonla büyüme tercihinin maliyetleri

Düşük faiz politikalarındaki ısrar, bize yakın tarihimizde gördüğümüz en yüksek dolarizasyon oranı, kur krizi, heba olan milyarlarca dolarlık döviz rezervi, bankaların bozulan varlık kalitesi, şimdilik bütçeye maliyeti 60 milyar TL civarında hesaplanan ve maliyeti daha da artması beklenen KKM (Kur Korumalı Mevduat) enstrümanı, azalan yatırım iştahı, potansiyel büyümede yavaşlama, her gün artan fiyatlar, eriyen maaşlar, gelir dağılımında ciddi bir bozulma olarak geri döndü.

Enflasyon herkesi ama en çok sabit gelir gruplarını vuruyor. Enflasyonla büyüdüğümüz dönemde pasta büyüse de emeğin pastadan aldığı payın azaldığını, insanların büyümeyi hissedememekten şikayet ettiklerini ve yoksulluğun giderek yaygınlaştığını görüyoruz.      

İşte bu nedenle iktisat yazınında “enflasyonla büyüme” şeklinde bir modelin karşılığı yok.

Önce enflasyonun ağır maliyetini kabul etmemiz, enflasyonun düşürülmesi gerektiği konusunda anlaşmamız lazım.  

Enflasyonu düşürmenin bedeli

Enflasyonun maliyetlerini terazinin bir kefesine koyalım, diğer kefeye ise enflasyonu düşürmenin getireceği maliyeti.

İkinci kefedeki maliyet daha az. Üstelik doğru tercihlerle daha da azaltılabilir.

Peki nedir enflasyonu düşürmenin maliyeti?      

Yakın geçişte şahit olduğumuz üzere, faiz düşürmek nasıl ki enflasyonu azdırdıysa, enflasyonu düşürmek için de bunun tam tersini yapmak yani faizleri artırmak gerekiyor.

Faiz artırmak borçlanma maliyetlerini artırır, ekonomiyi soğutur. Ancak doğru politikalar faiz artışını asgariye indirir. Örneğin Merkez Bankası'nın bağımsız, şeffaf ve güvenilir bir şekilde enflasyonu düşürme niyetinde samimi olduğuna piyasaları inandırması, bu maliyetleri önemli ölçüde azaltacaktır.

Türkiye’de yüksek enflasyonun talebi erittiği bir sürece giriyoruz.

Başıboş kalan enflasyonun kendi kendini söndürme çabası, talebi boğarak olur. En ağır, en acımasız ve gelir dağılımını en çok bozan maliyet budur. Karşılığında getirisi de yoktur.

Onun yerine yapılması gereken, gerekirse faiz artışı sinyali ile mevcut süreci tersine çevirmek yani “genişletici sıkılaşma”ya geçmektir. Doğru sinyallerle enflasyon beklentileri aşağı çekildiğinde politika faizi artsa da piyasa faizleri düşmeye başlayacaktır. Ancak bunun gerçekleşebilmesi için önce Merkez Bankası'nın sözünde samimi olduğuna piyasaları inandırması gerekir ki o da ilk aşamada gelecek faiz artışıdır.

Bu maliyetten korkup mücadeleyi ertelemek ya da yan yollara sapmak sadece daha yükselen maliyet ve daha yüksek enflasyon olarak geri döner, bunu  şu anda yaşıyoruz.

Eğer kötü huylu bir ur varsa cerrahi müdahale gerekir. Ameliyat sonrası komplikasyonlardan korkup başka tedavilerle vakit kaybetmek er ya da geç kaçınılmaz olan ameliyatın risklerini artırır. Cerrah ameliyatı yapar ama sonrasındaki sancı ve komplikasyonları hafifletmek için ayrı bir ekip uğraşır.

Kaynak, Getty Images

Fotoğraf altı yazısı,

Fotoğraf 5 Mayıs 2022 tarihinde çekilmiştir

Bedel nasıl hafifler?

Faiz artışı ilk başta ekonomiyi yavaşlatabilir, bu da işsizliği artırabilir.

O noktada devreye girecek olan maliye politikası dar gelirli kesimin üzerinden bu yükü alma kapasitesine sahiptir.

İşsizlik fonunun amacına uygun kullanılması, transfer ödemelerinin doğru yere gitmesi, yapısal işsizliği ortadan kaldıracak eğitim programları ile potansiyel üretim kapasitesinin artırılması, dolaylı vergilerin azaltılması, bir taraftan enflasyon düşerken bir taraftan gelir dağılımını iyileştirerek sıkı para politikasının yaratacağı komplikasyonları hafifletecektir.

Keza 2002-2006 dönemde başarılı bir dezenflasyon programı ile hem faiz artırıp enflasyonu düşürdüğümüzü, hem de ortalama yüzde 8’e yakın büyüdüğümüzü unutmayalım.

Merkez Bankası faiz oranlarını düşürecek mi?

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, politika faizini geçen yılın sonundan beri sabit tutuyordu. Kurul, en son Aralık 2021'de politika faizini 100 baz puan düşürerek yüzde 14'e indirmişti.

Merkez Bankası faiz indirimi kredilere yansır mı?

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz'a göre Merkez Bankası'nın faiz indiriminin sadece ticari kredilerine değil en azından sosyal konut projelerine de yansıması gerekir.

Türkiye Merkez Bankası faizi düşürürse ne olur?

O halde Merkez Bankası politika faizini düşürürse kredi faizleri iner, daha rahat borçlanma, daha çok harcama, daha çok yatırım, daha çok istihdam olarak geri döner.

Merkez Bankası faiz kararı ne olacak?

MERKEZ BANKASI FAİZ KARARI NE OLDU? Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCBM) 22 Eylül tarihinde yaptığı faiz toplantısının ardından kararını açıkladı. TCMB tarafından bugün yapılan toplantı sonrasında politika faizi 100 baz puan düşürülerek yüzde 13'ten yüzde 12'ye indirildi.