Nazoster burun spreyi kaç yaşa kadar kullanılır

İlaç Sınıfı Beşeri Yerli İlaç
İlaç Alt Sınıfı İEGM Tüm İlaç Fiyat Listesi
İlaç Firması NAZOSTER
Birim Miktarı 1
ATC Kodu R01AD09
ATC Açıklaması Mometazon
NFC Kodu GP
NFC Açıklaması Nazal Topikal Ölçülü Doz Likitler
Kamu Kodu A10067
Orijinal / Jenerik Türü Jenerik
Satış Fiyatı 24,87 TL (2 Mart 2020)
Önceki Satış Fiyatı 22,2 TL (17 Ekim 2019)
Barkodu
Nazoster burun spreyi kaç yaşa kadar kullanılır
Kurumun Karşıladığı 11,14 TL
Reçete Tipi Normal Reçete
Temin Yeri İlacınızı sadece eczaneden alınız !
Bütçe Eşdeğer Kodu E401A

Başlıklar
  1. İlaç Etken Maddeleri
  2. İlaç Prospektüsü
    1. Doz Aşımı
    2. Endikasyonlar
    3. Farmakodinamik Özellikler
    4. Farmakokinetik Özellikler
    5. Farmasötik Şekli
    6. Formülü
    7. İlaç Etkileşmeleri
    8. Kontraendikasyonlar
    9. Kullanım Şekli Ve Dozu
    10. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    11. Ruhsat Sahibi
    12. Ruhsat Tarihi Ve Numarası
    13. Saklama Koşulları
    14. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    15. Uyarılar/Önlemler
    16. Üretim Yeri
    17. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    18. Doz Aşımı
    19. Endikasyonlar
    20. Farmakodinamik Özellikler
    21. Farmakokinetik Özellikler
    22. Farmasötik Şekli
    23. Formülü
    24. İlaç Etkileşmeleri
    25. Kontraendikasyonlar
    26. Kullanım Şekli Ve Dozu
    27. Ruhsat Sahibi
    28. Ruhsat Tarihi Ve Numarası
    29. Saklama Koşulları
    30. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    31. Uyarılar/Önlemler
    32. Üretim Yeri
    33. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    34. Doz Aşımı
    35. Endikasyonlar
    36. Farmakodinamik Özellikler
    37. Farmakokinetik Özellikler
    38. Farmasötik Şekli
    39. Formülü
    40. İlaç Etkileşmeleri
    41. Kontraendikasyonlar
    42. Kullanım Şekli Ve Dozu
    43. Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri
    44. Saklama Koşulları
    45. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    46. Uyarılar/Önlemler
    47. Yan Etkileri / Advers Etkiler
    48. Doz Aşımı
    49. Endikasyonlar
    50. Farmakodinamik Özellikler
    51. Farmakokinetik Özellikler
    52. Farmasötik Şekli
    53. Formülü
    54. İlaç Etkileşmeleri
    55. Kontraendikasyonlar
    56. Kullanım Şekli Ve Dozu
    57. Ruhsat Sahibi
    58. Ruhsat Tarihi Ve Numarası
    59. Saklama Koşulları
    60. Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği
    61. Uyarılar/Önlemler
    62. Üretim Yeri
    63. Yan Etkileri / Advers Etkiler

İlaç Etken Maddeleri

  • mometazon furoat (50 µg)

İlaç Prospektüsü

Doz Aşımı

Doz aşımının belirtileri baş dönmesi, diplopi, disartri, sedasyon ve hafif diyaredir. Günde 49 g’a varan gabapentin doz aşımlarında, akut, hayatı tehdit eden toksisite gözlenmemiştir.   Gabapentin hemodiyalizle uzaklaştırılabilse bile, deneyimler normal olarak diyalizin gerekli olmayacağını göstermektedir. Bununla birlikte, böbrek yetmezliği olan hastalarda hemodiyaliz endike olabilir.

Endikasyonlar

Epilepsi  Sekonder jeneralize konvülsiyonların eşlik ettiği ya da etmediği, basit ya da kompleks parsiyel konvülsiyonlu yetişkin ve 12 yaş üstü çocuk hastaların tedavisinde monoterapi (yeni tanı konulan konvülsiyonlu hastaların tedavisi dahil) ya da ek tedavi olarak kullanılır.   Not: 12 yaşından küçük çocuklarda monoterapi ile ilgili olarak yeterli deneyim yoktur.   Sekonder jeneralize konvülsiyonların eşlik ettiği ya da etmediği, parsiyel konvülsiyonlu 3 yaş ve daha büyük çocukların ek tedavisinde kullanılır.   Yetişkinlerde nöropatik ağrı Yetişkinlerde nöropatik ağrının tedavisinde kullanılır.

Farmakodinamik Özellikler

Gabapentin, GABA’ya (gama-aminobütirik asit) yapısal olarak benzeyen bir lipofilik analogdur. Kesin etki mekanizması halen bilinmemektedir. Gabapentin, GABAA ve GABAB  reseptörlerinde veya beyindeki GABA alım taşıyıcılarında aktif değildir. Gabapentinin, beyinde voltaja duyarlı kalsiyum kanallarının alfa2delta alt üniteleri ile ilişkili bağlanma bölgelerine yüksek afinitesi vardır.   In vitro olarak, gabapentin, GABA sentezleyen glutamik asit dekarboksilaz (GAD) enzimi ile glutamat sentezleyen enzimi modüle eder.

Farmakokinetik Özellikler

Gabapentin, doz miktarı ya da formülasyondan bağımsız olarak, oral yoldan tek doz halinde uygulandıktan sonra, ortalama Cmaks plazma konsantrasyona  yaklaşık 3 saatte ulaşır. Dozların tekrarlanmasıyla, en yüksek plazma konsantrasyonuna ulaşma süresi (tmaks), tek doza göre yaklaşık 1 saat kısalır.   Farmakokinetik çalışmalar, 300-4800mg dozlarında yapılmıştır. En yüksek plazma konsantrasyonu ve eğri altı alanı (EAA) ortalama değerleri, dozla birlikte artış göstermiştir; ancak, bu artış doz artışının hafif altındadır. Her iki parametre için de, 600 mg’a kadar olan dozlarda doğrusallıktan sapma çok hafiftir.   Ek olarak, yaşları 4-12 arasında olan 24 sağlıklı çocuk üzerinde de farmakokinetik çalışmalar yapılmıştır. Çocuklardaki plazma gabapentin konsantrasyonları, genel olarak erişkinlerdekine benzer bulunmuştur.   Gabapentin dozlarının tekrarlanmasıyla, kararlı durum plazma düzeylerine tekrarlanan doz başlangıcından itibaren 1-2 gün içinde ulaşılır ve bu düzey doz rejimi süresince devam eder.   Oral yoldan uygulanan 300 mg’lık gabapentinin mutlak biyoyararlanımı yaklaşık %60’tır. Tekrarlanan doz uygulamalarında, 300 mg ve 400 mg’lık dozlarda gabapentinin biyoyararlanımı değişmez.   Gabapentin tedavisinin optimizasyonu için, aktif maddenin (gabapentin) plazma konsantrasyonunun izlenmesi gerekli değildir.   Yemeklerle birlikte alınması gabapentinin biyoyararlanımını anlamlı olarak etkilemez. Gabapentin insanlarda metabolize edilmez ve karma fonksiyonlu hepatik oksidaz enzimlerini indüklemez.   Gabapentin plazma proteinlerine bağlanmaz ve dağılım hacmi 57.7 litredir. Epilepsili hastalarda, beyin–omurilik sıvısındaki konsantrasyonu, kararlı durumdaki plazma konsantrasyonlarının yaklaşık %20’sidir.   İntravenöz yoldan uygulamanın ardından gabapentinin plazmadan atılımı en iyi doğrusal farmakokinetik özellikler ile açıklanabilir. Gabapentinin atılım yarılanma ömrü (t½ ) 5-7 saattir. Gabapentinin atılım parametreleri, yani plazma yarılanma süresi ve renal klerensi (Clr), doza bağlı değildir ve tekrarlanan doz uygulamalarında değişmez. Renal klerens, gabapentin için başlıca atılım yoludur. Gabapentin insanlarda saptanabilir ölçüde metabolize olmadığından, idrarda saptanan ilaç miktarı, gabapentinin biyoyararlanımının göstergesidir. Oral yoldan 200 mg 14C ile işaretlenmiş gabapentin verildikten sonra, radyoaktivitenin yaklaşık %80’i idrarda ve %20’si feçeste saptanmıştır.   Yaşlı hastalarda, böbrek fonksiyonlarında yaşa bağlı değişiklikler (kreatinin klerensinin azalması), gabapentinin plazma klerensini azaltır ve yarılanma süresinin uzatır. Gabapentinin atılım hızı sabiti, plazma klerensi ve renal klerensi, kreatinin klerensi ile orantılı olarak azalır. Gabapentin, hemodiyaliz ile plazmadan uzaklaştırılabilir. Böbrek fonksiyonları kısıtlanmış hastalarda veya hemodiyaliz tedavisi uygulananlarda gabapentin dozunun ayarlanması önerilir (bkz. Kullanım Şekli ve Dozu).

Farmasötik Şekli

Kapsül

Formülü

Her kapsül, aktif madde olarak 100 mg gabapentin, boyar madde olarak titanyum dioksit, indigo karmin ve tatlandırıcı olarak laktoz içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Fenitoin, valproik asit, karbamazepin ve fenobarbital ile gabapentin arasında farmakokinetik etkileşim çalışmaları yapılmıştır. Karbamazepin, fenitoin, valproik asit ve fenobarbital gibi ilaçları kullanan hastalarda tedaviye gabapentin eklendiğinde, bu ilaçların başlangıçtaki plazma düzeylerinde anlamlı bir değişiklik meydana gelmemiştir. Gabapentin, noretindron ve/veya etinil estradiol içeren oral kontraseptiflerin etkisini bozmaz. Ancak, oral kontraseptiflerin etkisini azalttığı bilinen diğer antiepileptiklerle beraber gabapentinin kombine kullanılması durumunda, kontrasepsiyon başarısızlığı düşünülmelidir.   Gabapentinin mide asidini nötralize eden magnezyum ya da alüminyum içeren ilaçlarla (antasit) birlikte kullanılması, gabapentinin biyoyararlanımını %24 oranında azaltabilir. Gabapentin, antasit kulllanılmasının ardından en az 2 saat geçmeden önce kullanılmamalıdır.   Simetidin ile birlikte kullanıldığında, gabapentinin renal atılımı hafifçe azalır.   Alkol ya da merkezi etkili ilaçlar, gabapentinin merkezi sinir sistemiyle ilgili bazı yan etkilerini (somnolans ve ataksi gibi) şiddetlendirebilir.   Klinik-kimyasal laboratuvar bulguları ile etkileşime dair not: Basit test stikleriyle yapılan total idrar proteinin semi-kantitatif incelemesi, yalancı pozitif bulgu verebilir. Bu nedenle, basit test stikleriyle alınan pozitif sonucun Biuret metodu, turbidimetrik veya boya tutma gibi başka analitik prensiplere dayanan metodlarla tasdik edilmesi veya baştan itibaren bu alternatif metodların kullanılması önerilir.

Kontraendikasyonlar

Neurontin® Kapsül, bileşimindeki herhangi bir maddeye karşı aşırı duyarlılığı olduğu bilinen hastalarda kullanılmamalıdır.   Neurontin®  Kapsül, akut pankreatitli hastalarda kontrendikedir.   Neurontin®  Kapsül, absans gibi primer jeneralize nöbetlerde etkili değildir.   Neurontin®  Kapsül, laktoz içerdiğinden, galaktozemili (galaktoz intoleransı olan) hastalarda kullanılmamalıdır.   Not:   Epilepsi 3 yaşından küçük çocuklarda ek tedavi ile ilgili olarak yeterli deneyim yoktur   Yaşlı hastalarda (≥65 yaş) Neurontin®  Kapsül’ün sistematik araştırmaları yapılmamıştır. Bununla birlikte, klinik araştırmalar 65 yaş üzerindeki hastalarda istenmeyen etki profilinin gençlerdekinden farklı olmadığını göstermektedir..

Kullanım Şekli Ve Dozu

Pozoloji Hastaya özel başlangıç dozu ve idame dozu için, 100mg’lık (Neurontin® 100mg Kapsül), 300mg’lık (Neurontin®  300mg Kapsül) ve 400mg’lık (Neurontin®  400mg Kapsül) gabapentin kapsül formları mevcuttur. Diyalize giren hastalar Neurontin®  100mg Kapsül kullanabilir.   Doz, hastanın ilacı tolere edebilmesine ve etkiye göre hekim tarafından belirlenir.   Epilepsi   12 yaş üzerindeki hastalarda monoterapi ve ek tedavi Gabapentinin etkin dozu günde 900-3600mg’dır. Gereken idame dozunun ayarlanması ve gerektiğinde doz yükseltilmesi hızla yapılabilir.   Hekim tarafından başka şekilde önerilmediği takdirde aşağıdaki dozlar önerilir.   Başlangıç ve idame dozu: Doz ilk üç gün içinde dereceli olarak yükseltilerek, günde 900 mg’lık gabapentin dozuna aşağıda belirtildiği şekilde ulaşılabilir: 1’inci gün Günde bir defa 300 mg’lık bir Neurontin Kapsül (300 mg/gün) 2’inci gün Günde iki defa 300 mg’lık bir Neurontin Kapsül (600 mg/gün) 3’üncü gün Günde üç defa 300 mg’lık bir Neurontin Kapsül (900 mg/gün)   Alternatif olarak 1’inci günden itibaren günde üç defa 300mg’lık bir Neurontin kapsül (günde 900mg gabapentin) uygulanabilir.   Daha sonra, doz günde 1800 mg gabapentine yükseltilebilir. Maksimum doz günde 3600mg gabapentindir. Uzun süreli açık etiketli klinik çalışmalarda 4800mg/gün’e kadar olan dozlar iyi tolere edilmiştir.   Günlük toplam doz, üç doza bölünerek uygulanmalıdır.   3-12 yaşlarındaki çocuklarda ek tedavi   Başlangıç ve idame dozu: Gabapentin başlangıç dozu günde üç defa üç eşit doza bölünerek verilen 10-15mg/kg/gün’ dür ve etkin doza  yaklaşık üç günlük bir titrasyon ile ulaşılır.  5 yaş ve üzeri çocuk hasta grubunda etkili gabapentin dozu günde üç defa üç eşit doza bölünerek verilen 25-35 mg/kg/ gün’dür. 3-5 yaş çocuk hasta grubunda etkili gabapentin dozu günde üç defa üç eşit doza bölünerek verilen 40mg/kg/gün’dür. Uzun süreli bir klinik çalışmada  50mg/kg/gün’e kadar olan dozlar iyi tolere edilmiştir. İki doz arasındaki süre 12 saati aşmamalıdır.   Yetişkinlerde nöropatik ağrı Başlangıç dozu 900mg/gün’dür, bu doz üç eşit doza bölünerek verilmelidir (günde üç defa 300 mg’lık bir Neurontin®  Kapsül). Eğer gerekiyorsa, sonraki 1 hafta içerisinde günlük doz 1800mg gabapentine, daha sonra da günlük doz en fazla 3600mg’a yükseltilir.   Alternatif olarak, ağrının şiddeti gerektiriyorsa, ilk günden itibaren günde üç defa 300 mg’lık bir Neurontin kapsül (günde 900 mg gabapentin) uygulanabilir.   Genel durumu kötü olan hastalarda, vücut ağırlığı düşük olanlarda ya da transplantasyon sonrası dönemlerde, doz Neurontin®  100 mg Kapsül kullanılarak 100 mg’lık basamaklar şeklinde yükseltilmelidir.   Böbrek Fonksiyonları Bozuk Hastalarda Doz  Böbrek fonksiyonları bozuk hastalarda (kreatinin klerensi <80 ml/dakika) ve hemodiyaliz uygulananlarda doz aşağıdaki tabloya göre ayarlanmalıdır.   Böbrek fonksiyonu Kreatinin klerensi (ml/dakika) Gabapentin toplam günlük doz sınırları* (mg/gün) ≥80 900-3600 50-79 600-1800 30-49 300-900 15-29 150**-600 <15 150**-300 Hemodiyaliz hastalarında doz Daha önce hiç Neurontin

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Neurontin 600 mg Çentikli Film Tablet: 50 tabletlik blister ambalajlarda. Neurontin 800 mg Çentikli Film Tablet: 50 tabletlik blister ambalajlarda.  

Ruhsat Sahibi

Pfizer  İlaçları Ltd.Şti. 34347 Ortaköy İstanbul

Ruhsat Tarihi Ve Numarası

01/08/2001  110/56                                       

Saklama Koşulları

30°C altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

20 kapsüllük blister ambalajlarda.

Uyarılar/Önlemler

Klinik çalışmalar, gabapentinin güvenli kullanımı için klinik laboratuvar parametrelerinin düzenli izlenmesi gerekmediğini ortaya koymuştur. Gabapentinin kan konsantrasyonlarının izlenmesinin önemi ortaya konmamıştır. Gabapentin diğer antiepileptik ilaçlarla beraber kullanılırken, gabapentinin veya diğer antiepileptik ilaçların kan konsantrasyonlarında değişme olacağına dair endişe duyulması gerekmez.   Böbrek fonksiyonları bozuk hastalarda gabapentin dozu azaltılmalıdır (bkz. Kullanım Şekli ve Dozu).   Gabapentin tedavisi sırasında hemorajik pankreatit bildirilmiştir. Bu nedenle, pankreatitin ilk klinik belirtileri (persistan üst karın şikayetleri, bulantı ve tekrarlayan kusmalar) ortaya çıkar çıkmaz gabapentin tedavisine derhal son verilmelidir. Titiz bir klinik muayeneye ek olarak, pankreatitin erken tanısı için klinik araştırmalar ve uygun laboratuvar çalışmaları yapılmalıdır.   Kronik pankreatitte gabapentin kullanımı ile ilgili yeterli deneyim yoktur. Bu durumda gabapentin tedavisine devam etme ya da son verme kararını hekim vermelidir.   İlaç Kullanımının Bırakılmasına Bağlı Konvülsiyonlar, Status Epileptikus Antiepileptik ilaçlar, konvülsiyon sıklığının artması ihtimaline karşı birden bırakılmamalıdır. 12 yaşından büyük hastaların katıldığı plasebo kontrollü çalışmalarda, gabapentin alan hastalarda status epileptikus görülme insidansı %0.6 olurken, plasebo alan hastalarda %0.5 olmuştur. Geçmişe yönelik yeterli veri mevcut olmadığı için, gabapentin ile tedavinin, gabapentin ile tedavi edilmeyen benzer popülasyonlarla karşılaştırıldığında, status epileptikus oranını artırıp artırmadığına dair bir şey söylemek imkansızdır.    3-12 Yaş Arasındaki Çocuklarda Kullanım 3-12 yaş arası pediyatrik hastalarda gabapentin kullanımıyla beraber merkezi sinir sistemiyle ilişkili bazı advers olaylar görülmüştür. Bunlardan başlıcaları, duygusal değişiklik (özellikle davranış problemleri), agresif davranışlar, konsantrasyon problemleri ve okul performansında değişiklikler dahil olmak üzere düşünce bozuklukları ve hiperkinezidir (özellikle yorulmama ve hiperaktivite). Gabapentin kullanan hastalarda bu olayların çoğunluğu hafif ve orta derecede görülmüştür.   Gebelik ve Emzirme Döneminde Kullanım   Gebelik kategorisi C’dir. Gabapentinin gebelerde güvenli kullanımı ile ilgili deneyim olmadığından, gebelik döneminde ancak yararları ve riskleri çok iyi değerlendirildikten sonra kullanılmalıdır.   Gabapentin insanlarda anne sütüne geçer. Gabapentinin anne sütü alan bebekte bir yan etkiye yol açmayacağını söylemek mümkün olmadığından, annenin gabapentin ile yapılan tedavisi, beklenen yarar risklerden kesinlikle daha fazlaysa devam ettirilmelidir.   Araç ve makine kullanmaya etkisi  Gabapentin, merkezi sinir sistemi üzerinde etkili olduğundan, kişisel olarak sedasyon, baş dönmesi ya da merkezi sinir sistemi depresyonunun diğer belirti ve semptomlarına yol açabilir.   Bu sebeple, reçetelendiği şekilde kullanıldığı durumlarda bile, gabapentin, reaksiyonları, araç ve kompleks makineleri kullanma veya bu tarz yerlerde çalışma yeteneğini bozacak kadar azaltabilir. Bu durum, özellikle tedavinin başlangıcında, doz artırılırsa veya tedavi değiştirilirse ve alkol gibi merkezi sinir sistemi depresyonuna sebep olan maddelerle birlikte kullanılması durumunda ortaya çıkar.

Üretim Yeri

Parke-Davis lisansı ile Goedecke GmbH, Freiburg Almanya

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Gabapentin tedavisi sırasında en sık bildirilen advers etkiler somnolans (uykuya eğilim), halsizlik, baş dönmesi, baş ağrısı, bulantı, kusma, kilo alma, sinirlilik, uykusuzluk, ataksi, nistagmus, parestezi ve iştahsızlıktır.   Asteni, görme bozuklukları (ambliyopi ve diplopi), tremor, seğirmeler, artralji, reflekslerde artış, azalış veya reflekslerin kaybolması, diyare, disartri, düşünce bozuklukları, amnezi, ağız kuruluğu, depresyon, konfüzyon ve duygusal değişkenlikler seyrek olarak görülür.   Klinik çalışmalar sırasında, aşağıdaki advers olaylar da seyrek olarak ortaya çıkmıştır: Dispepsi, konstipasyon, karın ağrısı, üriner inkontinans, iştah artışı, rinit, farenjit, öksürük, miyalji, sırt ağrısı, yüz, ekstremite ya da tüm vücutta ödem, impotans, dişlerde anormallik, gingivit, kaşıntı, lökopeni, kırık, vazodilatasyon ve hipertansiyon.   Ayrıca, 12 yaşından küçük çocuklarda yapılan klinik çalışmalarda agresif davranışlar ve aşırı, kısmen kontrolsüz hareketler (hiperkinezi) gözlenmiştir.   Gabapentin tedavisi sırasında hemorajik pankreatit bildirilmiştir (bkz. Uyarılar/Önlemler).   Alerjik reaksiyonlar (Stevens-Johnson sendromu, eritema multiforme) çok nadir olarak bildirilmiştir. Ek olarak pazarlama sonrası dönemde gabapentin kullanımı ile akut böbrek yetmezliği, ürtiker, alopesi, anjiyoödem dahil alerjik reaksiyonlar, diyabetli hastalarda kan glukoz seviyelerinde dalgalanma, göğüs ağrısı, karaciğer fonksiyon testlerinde yükselme, halüsinasyon, koreoatetoz, diskinezi ve distoni gibi hareket bozuklukları, çarpıntı, pankreatit, trombositopeni, tinnitus ve üriner inkontinans görülmüştür.   Gabapentin kullanımının ani olarak kesilmesine bağlı olarak advers etkiler görülebilir. En sık görülen advers etkiler anksiyete, uykusuzluk, bulantı, ağrı ve terlemedir.   Laboratuvar Bulguları Diğer antiepileptik ilaçlarla kombine kullanıldığında, karaciğer fonksiyon testlerinde yükselme bildirilmiştir.   BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

Doz aşımında destekleyici tedbirler alınmalıdır.

Endikasyonlar

Niascor primer hiperkolesterolemisi ve karma dislipidemisi( Frederikson Tip IIa ve IIb) olan ve uygun diyete yeterli yanıt vermeyen hastalarda TK; LDL-K, apo_B ve TG düzeylerini düşürmek ve HLD_K düzeyini yükseltmek amacıyla diyete ek olarak kullanılır. Niascor,  primer hiperkolesterolemi ve karışık dislipidemi tedavisinde statinlerle beraber kullanılabilir. (Statin kullanan hastalarda daha fazla TG düşürülmesi ya da HDL yükseltilmesi gerekirse tedaviye Niascor eklenebilir. Niascor kullanan hastalarda da  daha fazla LDL düşürülmesi gerekirse tedaviye statinler eklenebilir). Geçmişinde miyokardial infarktüs (MI) ve hiperkolesterolemi olan hastalarda miyokard infarktüs riskini tekrarını  azaltır. Geçmişinde koroner arter hastalığı ve hiperkolesterolemi olanlarda safra asidi bağlayan reçineyle kombinasyonda arterosiklorotik hastalığın ilerleme ve gelişmesini yavaşlatır . Primer hiperkolesterolemili hastalarda uygun bir diyet veya diyete ek tek ilaç kullanılmasına rağmen yeterli yanıt alınamadığında Niascor’un diyete ek olarak safra asidi bağlıyan bir reçine ile birlikte kullanılması endikedir . Niascor ayrıca serum trigliserid düzeyleri çok yüksek olup pankreatit riski taşıyan ve kararlı diyete rağmen yeterli yanıt alınamayan erişkin hastalarda diyete ek olarak kullanımı endikedir.

Farmakodinamik Özellikler

Niasin nAD koenzim sisteminde nikotinamid adenin dinukleotide (NAD) dönüştükden sonra etkilidir. Gram  dozlarda Niasin total kolesterol (TK), düşük dansiteli lipoprotein kolesterol (LDL-K) ile trigliseridleri (TG) azaltır ve yüksek dansiteli lipoproteini (HDL-K) arttırır. Total HDL-K’deki artış apoprotein A-I (apo A-I) düzeyinde artış ve HLD alt birimleri dağılımındaki değişiklik ile ilgilidir. Niasin uygulaması çok düşük dansiteli lipoprotein (VLDL) ve LDL fraksiyonlarının önemli bir protein komponenti olan apolipoprotein B-100(Apo B) ile Lp(a)’nın serum düzeylerinin azalmasını sağlar. Lipidler üzerinde niasin etkisi ile meydana gelen değişikliklerin önceden koroner hastalığı olmayan bireylerde kardiyovasküler mortalite ile morbiliteyi nasıl etkilediği ve hangi mekanizma ile lipit profillerini değiştirdiği bilinmemektedir. Epidemiyolojik araştırmalar kardiyovasküler morbilite ve mortalitesinin direkt olarak TK ve LDL-K düzeyiyle ve tersine HDL-K düzeyiyle değiştiğini saptamıştır. Yağ dokularından serbest yağ asitlerinin salınımının kısmen inhibisyonu ve ve lipaz aktivitesini artırarak plazmadan şilomikron trigliseritlerin daha fazla uzaklaştırılmasını sağlaması gibi çeşitli etkenlerin bu mekanizmada rol oynayabileceği düşünülmektedir. Niasin VLDL ve LDL’nin karaciğerde yapımını azaltır; yağların, sterol ve safra asitlerinin dışkı ile atılımı üzerinde ise etkisiz gibi görülmektedir.

Farmakokinetik Özellikler

Niasin oral olarak alındığında hızla ve % 60-76 oranında absorbe edilir. Hafif bir öğünden sonra alındığında biyoyararlanım maksimum olup bu alım şekli gastrointestinal şikayetleri azaltır. Niasin ve metabolitleri yoğun olarak karaciğer, böbrek ve adipoz dokuya dağılır. Niasin niasinamide (nikotinamid) dönüşür ve nikotinamid tekrar  N-metilnikotinamid (MNA) ve nikotinamid-N-oksid (NNO)’e dönüşür. Nikotinamid hipolipidemik aktiviteye sahip değildir ve diğer metabolitlerin  aktivitesi bilinmemektedir. 1000 mg Niascor’un kullanımında Niasin doruk  konsantrasyonu 0.6 µg/ml, plazma doruk konsantrasyona ulaşma zamanı 5 saattir. Niasin ve metabolitleri hızla idrarla atılır.  Alınan niasinin %60-76’sı idrarla niasin ve metabolitleri olarak atılır .

Farmasötik Şekli

Uzatılmış salınımlı tablet

Formülü

Her  tablet 1000 mg Niasin içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Niasin lovastatin ile miyopati ve/veya rabdomiyosis riskini arttırır . Adrenerjik blokör yapan ilaçlarla kullanıldığında vasodilatasyon artışından dolayı postural hipotansiyon oluşur. Oral hipoglisemiklerin etkisi niasin ile azalabilir. Sülfinpirazon ve Probenesidin ürükozürik etkisini inhibe eder.  Aspirin veya diğer NSAI’ler niasine bağlı kızarıklığı azaltırlar .   Aynı anda alkol ya da sıcak içeceklerle alınması kızarıklık ve prurit yan etkilerini artırır, bu nedenle Niascorla aynı anda alımından kaçınılmalıdır. Vitaminler ya da diğer yüksek dozda niasin içeren beslenme preparatları veya nikotinamid gibi benzer bileşikler Niascor’un yan etkilerini artırabilir.   İlaç/Laboratuar testi etkileşimleri: Niasin, kateşolaminlerin plazma ya da idrardaki  bazı fluorometrik tayinlerinde hatalı artışlara neden olabilir. Niasin, idrarda bakır sülfat ile yapılan glukoz testlerinde hatalı pozitif sonuçların çıkmasına yol açabilir.

Kontraendikasyonlar

Niasin ve formülde bulunan yardımcı maddelere alerjisi olanlarda, hepatik yetersizlikte, aktif peptik ülserde, arterial hemorajilerde kontrendikedir .

Kullanım Şekli Ve Dozu

Tedaviye günde 500 mg doz ile başlanır ve 4 hafta bu şekilde devam edilir. Daha sonra doz 1000 mg’a yükseltilir. 8 hafta sonra hastanın tedaviye gösterdiği toleransa ve yanıta göre eğer günde 1000 mg’lık doz yeterli değilse, doz günde 1500 mg’a ardından 2000 mg’a çıkartılabilir.   İdame doz: İdame dozu alınan cevaba göre 1000 – 2000 mg arasında değişir. Doz arttırılması 4 haftalık periyodlarda yapılmalı ve her seferinde 500 mg’ı geçmemelidir. Günlük doz günde 1 kez gece yatmadan önce alınmalıdır. Günlük 2000 mg üzerinde doz kullanılması önerilmez. Kadınlar, erkeklerden daha düşük dozlara yanıt verebilir.   Niascor tek başına tek başına yetersiz kalırsa ya da yüksek dozları iyi tolere edilemezse bazı hastalarda safra asidi bağlayan reçine ya da HMG-CoA redüktaz inhibitörü ile kombinasyon tedavisi yararlı olabilir.  

Ruhsat Sahibi

Koçak Farma İlaç ve Kimya Sanayi A.Ş. Bağlarbaşı Gazi cad. 64-66, Üsküdar / İstanbul

Ruhsat Tarihi Ve Numarası

24.11.2006-209/65

Saklama Koşulları

25 o C’nin altındaki oda sıcaklığında ve kuru bir yerde muhafaza ediniz ÇOCUKLARIN GÖREMEYECEĞİ, ERİŞEMEYECEĞİ YERLERDE VE AMBALAJINDA SAKLAYINIZ.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Niascor 1000 mg E.R.tablet ; 28 ve 98 adet tablet plastik kapaklı plastik şişede

Uyarılar/Önlemler

Niascor, alkol kullanan hastalarda ve/veya karaciğer hastalığı geçirmiş olanlarda dikkatli kullanılmalıdır.   Niascor ile tedavi sırasında tüm hastalarda karaciğer testleri yapılmalıdır. AST ve ALT (SGOT ve SGPT) dahil serum transaminaz düzeyleri tedaviye başlanmadan önce,  ilk yıl 1.5-3 ay ara ile, sonra 6 aylık aralar ile izlenmelidir. Serum transaminaz düzeyleri yükselmiş olan hastalara özel muamele gösterilmeli ve bu hastalarda ölçümler hemen tekrarlanmalı ve sonra  daha sık  kontrol edilmelidir. Eğer transaminaz düzeyleri ilerleme belirtileri gösterirse, özellikle ULN’ nin 3 katına çıkarsa ve  sabit kalırsa veya bulantı, ateş ve/veya malasi görülürse ilaç alımı durdurulmalıdır.   Karaciğer fonksiyon testleri ve kan glukoz düzeyi izlenmelidir. Ürik asid düzeyi yükselebileceğinden gut hastalığı olanlarda dikkatli kullanılmalıdır. Safra kesesi, sarılık, karaciğer hastalığı ve diabeti olanlarda, renal yetersizlikte yüksek dozlar dikkatli olarak kullanılmalıdır . Niascor  stabil olmayan koronerli veya MI akut fazında özellikle hastalar nitrat, kalsiyum kanal blokörü, veya adrenerjik blokör ilaçlar kullanıyorsa dikkatli kullanılmalıdır. Niascor antikoagülanlarla birlikte kullanımda tedbirli olunmalıdır; protrombin zamanı ve trombosit miktarı monitorize edilmelidir.   Niasin, karaciğerde metabolize edilir ve böbrek yoluyla atılır. Niascor, önemli karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalarda kontrendikedir ve böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.   Niasin ve HMG-CoA redüktaz inhibitörlerinin beraber uygulanması ile bağlantılı nadiren rabdomiyoliz vakaları görülmüştür. Niasin ve lovastatin kombinasyonu ile yapılan klinik çalışmalarda 2 yıl boyunca günde 2000 mg niasin ve 40 mg lovastatin ile tedavi edilen 1079 hastanın birinde miyopati görülmüş ve hiç birinde  rabdomiyoliz görülmemiştir.HMG-CoA redüktaz inhibitörleri ve niasin ile kombinasyon tedavisi planlayan doktorlar, tedavinin yarar ve risklerini dikkatlice değerlendirmelidir. Hastalar, kas ağrısı, güçsüzlük semptomları ve herhangi bir belirti için özellikle tedavinin ilk ayları boyunca ve de her bir ilacın doz artırımı sırasında  yakından takip edilmelidir.   Hastalar için bilgilendirme: Niascor  yatmadan önce ve  hafif bir öğünden sonra alınmalıdır. Boş mideye alınmamalıdır. Niascor alımından yaklaşık 30 dakika  önce aspirin veya diğer non-steroidal antiinflamatuar ilaç alımı kızarıklığı en aza indirir. Niascor tabletler kırılmaz, çiğnenmez ve ezilmez ancak emilebilir. Tabletler kullanılacağı zamana doğru alkol veya sıcak içecekler kullanımından kaçınılmalıdır. Diabetik olanlar kan glukoz düzeyi değişikliklerini doktorlarına  bildirmelidir. Baş dönmesi şikayeti olursa doktorunuza bildiriniz   Gebelikte kullanımı: Gebelik kategorisi C. Hamilelerde yapılmış güvenli çalışmalar olmadığından hekimin tavsiyesi ile  ilacın gebe kadına sağlayacağı faydanın fetus üzerinde olabilecek riskten üstün görüldüğü durumlarda kullanılmalıdır .     Emziren annelerde kullanımı: Anne sütüne geçer. Hekim tavsiyesi ile anneye sağlayacağı fayda emzirilen bebeklerde görülebilecek yan etkilerden üstün görüldüğü durumlarda kullanılmalıdır   Araç ve makine kullanmaya etkisi: Araç ve makine kullanımına etkisi yoktur.

Üretim Yeri

Koçak Farma İlaç ve Kimya Sanayi A.Ş. Organize Sanayi Bölgesi , Çerkezköy / Tekirdağ

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Niascor genellikle iyi tolero edilir ve yan etkileri hafif ve geçicidir. Klinik çalışmalarda kızarma ataklarının (sıcaklık, kızarıklık, kaşınma ve/veya karıncalanma) en sık görülen yan etki olduğu saptanmıştır. Yapılan çalışmalarda kızarma ataklarına baş dönmesi, taşikardi, çarpıntı, nefes darlığı, terleme, üşüme ve/veya ödem gibi belirtilerin eşlik edebileceği bildirilmektedir .   Niascor ya da diğer niasin preparatları ile bildirilen yan etkiler;   Tüm vücut: generalize ödem, yüzde ödem, periferal ödem, asteni, üşüme   Kardiyovasküler: atriyal fibrilasyon ve diğer kardiyak aritmiler, taşikardi, palpitasyonlar, ortostaz, senkop, hipotansiyon   Göz: toksik ambliyopi, sistoid makular ödem   Gastrointestinal: peptik ülser ve peptik ülserasyonun aktif hale geçmesi, sarılık, geğirti, gaz   Metabolik: glukoz toleransında azalma, gut   Kas-İskelet sistemi: miyalji, miyasteni   Sinir sistemi: baş dönmesi, uykusuzluk, bacakta kramplar, sinirlilik, parestezi   Solunum: dispne   Deri: hiperpigmentasyon, akantozis nigrikans, makulopapular kızırıklık, ürtiker, cilt kuruluğu, terleme   Diğer: migren   Aşırı duyarlılık reaksiyonları: Anafilaksi, anjiyoödem, ürtiker, kızarıklık, dispne, dilde ödem, larinks ödemi, yüzde ödem, periferal ödem, laringismuz ve vezikülobulloz kızarıklık gibi aşırı duyarlıklık reaksiyonlarının nadiren görüldüğü bildirilmiştir.   “BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ “                              

Doz Aşımı

Akut sistemik toksisite Sistemik toksik reaksiyonlar öncelikle merkezi sinir sisteminde ve kardiyovasküler sistemde kendini gösterir. Yanlışlıkla damar içine enjeksiyon, doz aşımı ya da kan damarlarından zengin bölgelerde kullanılan anesteziğin hızla emilmesinden dolayı yükselen kan konsantrasyonları, bu gibi reaksiyonların nedenidir (Bkz. Özel Uyarılar ve Özel Kullanım Tedbirleri). Merkezi sinir sistemi reaksiyonları, amid türü bütün lokal anesteziklerde birbirine benzerken kardiyovasküler reaksiyonlar, hem kalitatif hem de kantitatif bakımdan ilaca daha fazla bağlıdır. Lokal anesteziklerin yanlışlıkla damar içerisine verilmesi, hızla (birkaç saniye/birkaç dakika içerisinde) sistemik toksik etkilere yol açabilir. Doz aşımında görülen sistemik toksisite ise, lokal anesteziğin kan konsantrasyonunun daha yavaş yükselmesine bağlı olarak daha geç (enjeksiyondan 15-60 dakika sonra) kendini gösterir. Merkezi sinir sistemi toksisitesi, bulgu ve belirtilerin giderek ağırlaştığı bir tablodur. İlk görülen semptomlar genellikle sersemlik, ağız çevresinde parestezi, dilde his kaybı, hiperakuzi, kulak çınlaması ve görme bozuklukları şeklindedir. Dizartri, kas seyirmesi veya tremor, çok daha ciddi olup bunları yaygın konvülsiyonlar izler. Bu belirtiler nörotik davranışlar şeklinde algılanmamalıdır. Bunları, birkaç saniye ya da birkaç dakika sürebilen bilinç kaybı ve grand mal konvülsiyonlar izleyebilir. Konvülsiyonlar sırasında kas aktivitesinin artması ve solunumun engellenmesi nedeniyle hızla hipoksi ve hiperkarbi ortaya çıkar. Ağır vakalarda apne gelişebilir. Asidoz, lokal anesteziklerin toksik etkilerini güçlendirir ve uzamasına neden olur. İyileşme, lokal anestezik ilacın merkezi sinir sisteminden yeniden dağılımını ve metabolize edilerek atılmasını izler. İyileşme, verilen ilaç miktarı çok fazla olmadığı sürece hızla gerçekleşebilir. Kardiyovasküler toksisite, daha ciddi bir durumun belirtisidir. Hastaya genel anestezi uygulanmamış ya da benzodiazepinler veya barbitüratlarla ağır sedasyon sağlanmamışsa, kardiyovasküler toksik etkilerden önce genellikle merkezi sinir sistemine ait toksisite belirtileri ortaya çıkar. Lokal anesteziklerin sistemik konsantrasyonlarının yüksek düzeylere ulaşması sonucu hipotansiyon, bradikardi, aritmi ve hatta kardiyak arest görülebilir. İntratekal uygulamayı takiben, kullanılan dozun düşük olması nedeniyle sistemik toksisite gelişmesi beklenmez. Tedavi Akut sistemik toksisite belirtileri veya total spinal blok gelişirse, lokal anestezik enjeksiyonuna derhal son verilmelidir. Konvülsiyon görülen hastalarda tedaviye ihtiyaç vardır. Tedavinin amacı oksijenizasyonun devamını sağlamak, konvülsiyonları durdurmak ve dolaşımı desteklemektir. Hastaya mutlaka oksijen verilmeli ve gerektiğinde maske/ambu ile veya entübasyonla asiste ventilasyon uygulanmalıdır. Konvülsiyonlar 15-20 saniye içerisinde kendiliğinden durmazsa, intravenöz olarak bir antikonvülsan verilmelidir. 1-3 mg/kg dozunda intravenöz tiopental sodyum, konvülsiyonları hızla durdurur. Etkisi yavaş olmakla birlikte başka bir seçenek de 0.1 mg/kg diazepamın intravenöz yoldan uygulanmasıdır. Uzun süren konvülsiyonlar, hastanın ventilasyonunu ve oksijenlenmesini bozabilir. Böyle bir durum karşısında bir kas gevşeticisinin (örneğin 1 mg/kg süksinilkolin) uygulanması, konvülsiyonları hızla durdurur ve ventilasyonun/oksijenlenmenin kontrol altına alınmasını sağlar. Bu gibi durumlarda endotrakeal entübasyon düşünülmelidir. Hipotansiyon, bradikardi gibi kardiyovasküler depresyon kanıtları varsa, 5-10 mg intravenöz efedrin uygulanmalı ve gerekiyorsa 2-3 dakika sonra bu doz tekrarlanmalıdır.  Dolaşım durursa, hemen kardiyopulmoner resüsitasyon uygulanmalıdır. En iyi düzeyde oksijenlenme ve ventilasyon, ayrıca dolaşım desteğinin sağlanması ve asidozun düzeltilmesi, yaşamsal önem taşır. Kardiyak arrest oluşursa, başarılı bir sonuç elde etme adına, uzun süreli resüsitasyona gerek duyulabilir. 

Endikasyonlar

Cerrahi anestezi Sezaryen girişimi dahil cerrahi amaçlı epidural anestezi İntratekal anestezi Majör sinir bloğu  Alan bloğu  Akut ağrı tedavisi Sürekli epidural infüzyon veya aralıklı bolus tarzı uygulama; postoperatif ağrı veya doğum ağrılarında  Alan bloğu İntra-artiküler enjeksiyon  Sürekli periferik sinir bloğu infüzyonu veya aralıklı enjeksiyonlar; postoperatif ağrı tedavisinde 

Farmakodinamik Özellikler

Farmakoterapötik grup (ATC Kodu): N01BB09Ropivakain, hem anestezik hem analjezik etkileri olan, uzun etkili, amid grubu bir lokal anesteziktir. Yüksek dozlarda cerrahi anestezi sağlarken, düşük dozlarda sınırlı ve ilerleyici olmayan motor blok ile duyusal blok (analjezi) sağlar. Naropin’in lokal anestezik etkisinin başlaması için geçen süre ve etki süresi, kullanılan doza ve uygulama yerine bağlıdır. Bir vazokonstriktör (örneğin adrenalin) kullanılıyorsa bunun etkisi, olsa bile çok azdır. Diğer lokal anestezikler gibi ropivakain de, sinir liflerindeki hücre membranlarından sodyum iyonlarının içeri girişini önleyerek, sinir liflerinde uyarıların iletilmesini geri dönüşümlü olarak bloke eder.   Lokal anestezikler, diğer uyarılabilen membranlarda da, örneğin miyokard ve beyinde de benzer etkilere yol açabilir. Eğer ilaç sistemik dolaşıma büyük miktarlarda ulaşacak olursa, merkezi sinir sistemi ve kardiyovasküler sisteme ait toksisite bulgu ve belirtileri görülebilir. Sempatik blokajın genişliğine bağlı olarak epidural uygulamalardan sonra dolaylı kardiyovasküler etkiler (hipotansiyon, bradikardi) ortaya çıkabilir.  

Farmakokinetik Özellikler

Kiral bir merkezi olan ropivakain, saf S-(-)-enansiyomerdir. pKa sabiti 8.1, dağılım katsayısı 141’dir (25°C n-oktanol/fosfat tamponu pH 7.4). Metabolitlerinin farmakolojik aktivitesi, ropivakainden daha zayıftır. Ropivakainin plazma konsantrasyonu doza, uygulama yoluna ve enjeksiyon bölgesinin kanlanma miktarına bağlıdır. Ropivakainin farmakokinetiği doğrusaldır ve en yüksek plazma konsantrasyonu dozla orantılıdır. Ropivakain epidural alandan iki fazlı olarak tam emilim gösterir. İki fazın yarılanma süreleri sırasıyla 14 dakika ve 4 saattir. Yavaş emilim fazı, ropivakain  eliminasyonunda hız sınırlayıcı etkendir. Bu durum, epidural uygulamalardaki yarılanma süresinin intravenöz uygulamadakinden daha uzun olmasının nedenidir. Ropivakainin total plazma klerensi 440 mL/dakika, serbest plazma klerensi 8 L/dakika, renal klerensi 1 mL/dakika, dağılım hacmi sabit durumda 47 litre ve terminal yarılanma süresi 1.8 saattir. Ropivakainin hepatik ekstraksiyon oranı 0.4 ile orta düzeydedir. Plazmada temel olarak  α-1 asit glikoproteine bağlanır ve yaklaşık %6 sı serbest haldedir.   Sürekli epidural ve interskalen infüzyonlar sırasında, postoperatif α-1 asit glikoproteinin artışına bağlı olarak total plazma konsantrasyonunun yükseldiği görülmüştür. Serbest, yani farmakolojik olarak aktif olan ropivakain konsantrasyonundaki artış, total plazma konsantrasyondaki artıştan  çok daha az olmuştur. Ropivakain, plasentadan kolaylıkla geçer ve serbest ropivakain açısından hızla denge oluşur. Fetüste plazma proteinlerine bağlanma oranı annedekinden daha düşük olduğundan, fetüste total plazma konsantrasyonu daha düşüktür. Ropivakain, büyük oranda karaciğerde metabolize edilir. Temel olarak,  sitokrom P4501A2 ile aromatik hidroksilasyon sonucu 3-hidroksi-ropivakaine, CYP3A4 ile N-dealkilasyon sonucu PPX’e dönüşür. Tek bir intravenöz enjeksiyonu takiben toplam dozun %37 kadarı, serbest ve konjuge edilmiş olarak 3-hidroksi-ropivakain (temel metaboliti) şeklinde idrarla atılır. Plazmadaki 3-hidroksi-ropivakain konsantrasyonlarının düşük olduğu görülmüştür.  Dozun %3’ünden daha küçük bir miktarı idrara, PPX ve diğer metabolitler şeklinde çıkar. PPX ve 3-hidroksi-ropivakain, epidural infüzyon sırasında idrarla atılan başlıca metabolitlerdir. Plazmadaki toplam PPX konsantrasyonu, toplam ropivakain konsantrasyonunun yarısı kadardır, ancak 72 saate varan sürekli epidural infüzyonlar sırasında ortalama serbest PPX konsantrasyonu, ortalama serbest ropivakain konsantrasyondan 7-9 kat daha fazladır. Sıçanlarda serbest PPX’in merkezi sinir sisteminde toksik etki gösteren, plazmadaki eşik-değeri, serbest ropivakainin yaklaşık 12 katıdır. Ropivakainin in vivo rasemizasyona uğradığını gösteren hiçbir kanıt yoktur.

Farmasötik Şekli

İnfüzyon için solüsyon

Formülü

1 mL solüsyonda : Ropivakain hidroklorür         2 mg Sodyum klorür                 8.6 mg Enjeksiyonluk su               q.s. Sodyum hidroksit veya hidroklorik asit   q.s. (pH=4.0-6.0) Koruyucu madde içermez.    

İlaç Etkileşmeleri

Sistemik toksik etkileri aditif olabileceğinden Naropin, diğer lokal anestezikleri veya yapısal olarak amid türü lokal anesteziklere benzer ajanları, (örneğin belirli antiaritmikleri-lidokain ve meksiletin gibi)kullanan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.   Ropivakain ve sınıf III anti aritmik ilaçlar (örn. amiodaron)ile spesifik etkileşim çalışmaları yapılmamıştır fakat, bu konuda dikkatli olunması önerilmektedir (Bkz. Uyarılar/ Önlemler).   Sağlıklı gönüllülerde, P4501A2’nin güçlü bir kompetetif inhibitörü olan fluvoksaminle birlikte verilmesi, ropivakain klerensini %77’ye varan oranlarda azaltmıştır. CYP1A2, ropivakainin temel metabolitlerinden biri olan 3-hidroksi-ropivakainin meydana gelmesinde rol oynadığından Naropin’in, fluvoksamin ve enoksasin gibi güçlü CYP1A2 inhibitörleriyle birlikte verilmesi, ropivakain plazma konsantrasyonlarının yükselmesiyle sonuçlanan metabolik bir etkileşime neden olabilir. Bu nedenle fluvoksamin ve enoksasin gibi güçlü CYP1A2 inhibitörlerini kullanan hastalarda ropivakainin uzun süreli kullanımından sakınmak gerekir.   Geçimsizlik : Ropivakainin 6.0’nın üzerinde pH değerlerinde çözünürlüğü zayıf olduğundan, alkalizasyonu presipitasyona yol açabilir.   

Kontraendikasyonlar

Naropin, amid grubu lokal anesteziklere duyarlı olduğu bilinen hastalarda kullanılmamalıdır.  

Kullanım Şekli Ve Dozu

Naropin yalnızca, bölgesel anestezide deneyim sahibi doktorlar tarafından veya bu doktorların denetiminde kullanılmalıdır.   Aşağıdaki tablo, sık kullanılan bloklar için dozaj rehberidir. Doktorun deneyimi ve hastanın fiziksel durumuyla ilgili bilgiler, kullanılacak doz kararlaştırılırken önemlidir.   Genel bir kural olarak cerrahi anestezide (örneğin epidural anestezi), daha yüksek konsantrasyonların ve dozların uygulanması gerekir. Analjezi için ise, genellikle 2 mg/ml’lik konsantrasyon önerilir; yalnızca, eklem içerisine yapılan enjeksiyonlarda önerilen konsantrasyon, 7.5 mg/ml’dir. DOZ ÖNERİ TABLOSU       Konsan-trasyon (mg/ml)   Hacim   (ml)   Doz   (mg)   Etki başlangıcı (dakika)   Etki süresi   (saat)   CERRAHİ ANESTEZİ             Lumbar Epidural Uygulama           Cerrahi 7.5 15 – 25 113 – 188 10 – 20 3 – 5   10.0 15-20 150-200 10-20 4-6         Lumbar Epidural Uygulama           Sezaryen operasyonu 7,5 15 – 20 113 – 150 10 – 20 3 – 5     Torasik Epidural Uygulama           Postoperatif ağrı tedavisinde blok sağlamak 7.5 5 – 15 38 – 113 10 – 20 –               İntratekal uygulama           Cerrahi 5.0 3 – 4 15 – 20 1 – 5

Piyasada Mevcut Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri

Naropin 2 mg/mL Enjeksiyon İçin Solüsyon İçeren Ampul : 10 mL’lik 5 adet steril plastik ampul (polyamp) içeren blister ambalajlarda       Naropin 7.5 mg/mL Enjeksiyon İçin Solüsyon İçeren Ampul : 10 mL’lik 5 adet steril plastik ampul (polyamp) içeren blister ambalajlarda Naropin 10 mg/mL Enjeksiyon İçin Solüsyon İçeren Ampul : 10 mL’lik 5 adet steril plastik ampul (polyamp) içeren blister ambalajlarda

Saklama Koşulları

30°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalı, soğuktan korunmalıdır.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

Naropin 2 mg/mL İnfüzyon İçin Solüsyon : 100 mL’lik 5 adet plastik infüzyon torbası (polybag) içeren blister ambalajlarda (5 x 100 mL)

Uyarılar/Önlemler

Bölgesel anestezi girişimleri her zaman için gerekli donanıma ve personele sahip yerlerde gerçekleştirilmelidir. Hastaların izlenmesi ve resüsitasyon için gerekebilecek araç ve ilaçlar kullanıma hazır olmalıdır. Majör blok uygulanacak hastalarda girişime başlamadan önce intravenöz damar yolu açılmış olmalıdır. Sorumlu hekim, enjeksiyonların damar içine yapılmasının önlenebilmesi için gerekli tedbirleri almalı ve yan etkiler, sistemik toksisite ve diğer komplikasyonların tanısı ve tedavisi konusunda deneyimli olmalıdır. Majör periferik sinir blokları, yüksek hacimde lokal anesteziğin, kan damarlarından zengin bölgelerde, çoğu zaman geniş bir kan damarının yakınında kullanılmasını gerektirdiğinden, yüksek plazma konsantrasyonlarıyla sonuçlanabilecek yanlışlıkla damar içine enjeksiyon ve/veya sistemik absorpsiyon riski yüksek olan girişimlerdir. Baş ve boyun bölgesine yapılan enjeksiyonlar gibi bazı lokal anestezi girişimlerinde, kullanılan lokal anesteziğe bağlı olmaksızın ciddi yan etki sıklığında artış görülebilir. Yaşlanma ya da kalpte kısmi ya da tam iletim bozukluğu, ilerlemiş karaciğer hastalığı veya ağır böbrek yetmezliği gibi diğer faktörler nedeniyle genel durumu bozuk olan hastalar, çoğu zaman, kendilerinde uygulanabilecek en iyi anestezi tekniği olmasına rağmen, bölgesel anestezi uygulamaları sırasında özel dikkat gerektirir. Sınıf III antiaritmik  ilaçlar (örn. amiodaron) ile tedavi edilen hastalar kardiyak etkiler ortaya çıkabileceği için özel gözetim altında tutulmalı  ECG monitörleme yapılmalıdır. Naropin’in epidural anestezi veya periferik sinir blokajı esnasında, yaşlı veya  kalp hatalığı olan hastalara özellikle yanlışlıkla damar içine uygulama sonrasında nadiren kardiyak arest vakası raporlanmıştır.  Bazı durumlarda resüsitasyon güç olmaktadır.Kardiyak arrest oluşursa, başarılı bir sonuç elde etme adına, uzun süreli resüsitasyona gerek duyulabilir.    Ropivakain, karaciğerde metabolize edilir. Bu nedenle ağır karaciğer hastalığı olanlarda dikkatli kullanılmalıdır; eliminasyondaki gecikme nedeniyle, tekrarlanan dozların azaltılması gerekebilir. Normal olarak, tek-doz ya da kısa süreli tedavi uygulandığında, böbrek fonksiyonu bozuk hastalarda doz ayarlaması gerekli değildir. Kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda sık görülen asidoz ve kan protein düzeylerinin düşük olması, sistemik toksisite riskini artırabilir. Epidural ve intratekal anestezi, hipotansiyon veya bradikardiye neden olabilir. Anesteziden önce dolaşımın takviye edilmesi veya bir vazopressör enjeksiyonu uygulanması, bu gibi etkilerin gelişme riskini azaltabilir. Hipotansiyon hemen, örneğin 5-10 mg intravenöz efedrin kullanılarak tedavi edilmeli ve bu tedavi, gerektiğinde tekrarlanmalıdır.  Naropin eklem içerisine verilirken, yakın zamanlarda geçirilmiş, önemli bir eklem-içi travmadan şüphe edilen veya eklem içerisinde, cerrahi bir girişim sonucu geniş, taze yara yüzeyleri oluşan hastalarda, absorpsiyonun hızlanması ile plazma konsantrasyonları yükselebileceğinden özel dikkat gösterilmelidir. Fluvoksamin ve enoksasin gibi güçlü CYP1A2 inhibitörleriyle tedavi edilen hastalarda ropivakain, uzun süre kullanılmamalıdır. Gebelik ve Laktasyonda Kullanımı: Gebelik : Kategori B Ropivakainin gebelikte kullanımıyla ilgili olarak, obstetrikteki kullanımı dışında yeterli bilgi yoktur.  Ropivakainin sezaryen ameliyatlarında intratekal kullanımına ilişkin bilgi yoktur.  Laktasyon : Ropivakainin ve metabolitlerinin anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir.  Anne sütü ile beslenen bebeğin maruz kaldığı toplam ropivakain dozunun, hamile kadınlarda rahim içinde maruz kalınan miktardan çok daha az olduğu düşünülmektedir. Araç ve Makine Kullanmaya Etkisi Lokal anestezikler, doğrudan anestezik etkilerinin dışında, belirgin bir merkezi sinir sistemi toksisitesi olmasa bile mental fonksiyonları ve koordinasyonu çok hafif olarak etkileyebilir ve lokomotor gücü ve dikkati geçici olarak bozabilir.  

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Genel Naropin’in advers etki profili, amid grubu, uzun etkili diğer lokal anesteziklere benzer Diğer lokal anesteziklerde olduğu gibi; epidural ve intratekal bloktan sonra sinir bloğundan kaynaklanan hipotansiyon, bradikardi ve idrar retansiyonu gibi fizyolojik etkiler, iğne ponksiyonundan kaynaklanan (spinal hematom, postdural ponksiyon baş ağrısı) veya mikroorganizmaların neden olduğu dolaylı komplikasyonlar (menenjit ve epidural apse), Naropin kullanımını takiben bildirilmiş olan yan etkilerdir. Advers etkileri gösteren tabloda; ilacın bizzat kendisinin yol açtıklarının yanı sıra, bunlara sıklıkla eşlik eden fizyolojik yan etkiler de yer almaktadır. Advers reaksiyon gelişmesi beklenen hasta yüzdesi, Naropin’in verilme yoluna bağlı olarak değişir. Naropin’den kaynaklanan sistemik advers reaksiyonlar genellikle, yanlışlıkla damar içine enjeksiyon, aşırı doz veya hızlı absorpsiyon nedeniyle gelişir. Advers etkiler tablosu (Her tip bloğa ait birleştirilmiş veriler)     Çok sık (>1/10) Vasküler: Hipotansiyon Gastrointestinal: Bulantı     Sık (>1/100) Sinir sistemi: Parestezi, sersemlik, baş ağrısı* Kardiyak: Bradikardi,* taşikardi Vasküler: Hipertansiyon Gastrointestinal: Kusma* Renal ve Üriner: İdrar retansiyonu* Genel ve uygulama yerinde: Ateş yükselmesi, titreme, sırt ağrısı     Seyrek (>1/1000 Psikiyatri: Anksiyete Sinir sistemi: Merkezi sinir sistemi toksisitesine ait semptomlar (konvülsiyonlar, grand mal konvülsiyonlar, nöbetler, sersemleme hissi, ağız çevresinde parestezi, dilde uyuşma, hiperakuzi, kulak çınlaması, görme bozuklukları, dizartri, kaslarda seyirme, tremor),** hipoestezi* Vasküler: Senkop* Solunum sistemi, toraks ve mediasten: Dispne* Genel ve uygulama yerinde: Hipotermi*     Ender (>1/10,000 Kardiyak: Kardiyak arest, aritmiler Genel ve uygulama yerinde: Alerjik reaksiyonlar (anafilaktik reaksiyonlar, anjiyonörotik ödem ve ürtiker) * En çok spinal anesteziden sonra görülür. **Genellikle yanlışlıkla damar içine yapılan enjeksiyonlar, doz aşımı veya hızlı emilim nedeni ile görülür. (Bkz. Doz aşımı) Sınıf etkisiyle ilgili advers reaksiyonlar Kullanılan anesteziğe bağlı olmaksızın, anestezi tekniğiyle ilgili komplikasyonlardır. Nörolojik komplikasyonlar İntratekal ve epidural anesteziye, nöropati ve omurilik disfonksiyonu (örneğin anterior spinal arter sendromu, araknoidit, cauda equina sendromu) eşlik edebilir. Total spinal blok Epidural doz yanlışlıkla intratekal olarak verilir ya da çok yüksek intratekal dozlar kullanılırsa, total spinal blok gelişebilir. BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Doz Aşımı

NazosterÒ %0,05 Nazal Sprey’in sistemik biyoyararlanımı ihmal edilecek kadar düşük olduğundan (≤ %0,1) aşırı doz alımı hastanın gözlenmesi ve sonra reçete edilen uygun dozun başlatılmasından başka bir önlemi gerektirmez.

Endikasyonlar

NazosterÒ %0,05 Nazal Sprey erişkinler, adolesanlar ve 2-11 yaş arasındaki çocuklarda mevsimsel ve yıl boyu süren rinit semptomlarının tedavisinde endikedir.   NazosterÒ %0,05 Nazal Sprey erişkinler, 12 yaş ve üzerindeki adolesanlarda mevsimsel alerjik rinitin profilaksisinde endikedir. Profilaktik tedaviye polen mevsiminin beklenen başlangıcından 2-4 hafta önce başlanmalıdır.   NazosterÒ %0,05 Nazal Sprey, ayrıca, 18 yaş veya üzerindeki erişkinlerde nazal poliplerin, konjesyon ve koku duyusu kaybı dahil ilgili semptomların tedavisinde kullanılır.

Farmakodinamik Özellikler

Mometazon furoat, sistemik olarak etkin olmayan dozlarda lokal olarak antiinflamatuvar özellikleri olan bir topikal glikokortikosteroiddir.   Muhtemelen  mometazon furoatın antialerjik ve antiinflamatuvar etkilerinin mekanizması, alerjik reaksiyonların medyatörlerini inhibe etmesine dayanır. Mometazon, alerjik hastaların lökositlerinden lökotrienlerin salgılanmasını belirgin olarak inhibe eder. İlave olarak, insan CD4+T-hücrelerinden Th2 sitokinleri IL-4 ve IL-5 üretiminin çok güçlü inhibitörüdür.   Hücre kültüründe, IL-1, IL-6 ve TNFa sentez/salınımının inhibisyonunda mometazon furoat diğer steroidlerden (beklometazon dipropiyonat -BDP- betametazon, hidrokortizon ve  deksametazon) en az 10 kat daha potenttir. IL-5 üretimi inhibisyonunda mometazon furoat (IC50 = 0,12 Nm); BDP ve betametazondan en az 6 kat daha potenttir. Ayrıca atopik hastalardan elde edilen karışık lökositlerde, mometazon furoatın BDP’den daha potent bir lökotrien sentezi inhibitörü olduğu görülmüştür.   Nazal antijen yükleme testlerinde mometazon furoat, hem erken hem de geç dönem alerjik cevapta antiinflamatuvar etki göstermiştir. Bu durum histamin ve eozinofil aktivitesinin düşmesi (plaseboya karşı) ile eozinofil, nötrofil ve epitel hücresi adezyon proteinlerinde (başlangıca göre) azalma ile gösterilmiştir.   Klinik olarak anlamlı etki, ilk dozdan 12 saat kadar kısa bir süre sonra başlar.

Farmakokinetik Özellikler

Emilim: Nazal yoldan uygulanan mometazon furoatın sistemik biyoyararlanımı, ihmal edilebilir derecededir (≤ %0,1). Mometazon furoat süspansiyonunun gastrointestinal kanaldan absorbsiyonu çok azdır; yutulabilecek ve absorbe olabilecek az miktar ise idrar ve safra ile atılmadan önce önemli ölçüde ilk geçiş etkisine uğrar. Dağılım: Mometazon furoatın in vitro proteine bağlanma oranının 5-500 ng/ml’lik konsantrasyon sınırları içinde %98-99 olduğu bildirilmiştir. Plazmada tayin edilebilir major metabolit bulunmamaktadır. İn vitro inkübasyondan sonra şekillenen minör metabolitlerden bir tanesi, 6ß-hidroksi-mometazon furoattır. İnsan karaciğer mikrozomlarında metabolit şekillenmesi sitokrom P-450 3A4 (CYP3A4) tarafından kontrol edilir. Metabolizma: Çalışmalar, yutulan ve emilen mometazon furoatın yaygın oranda metabolizmaya uğrayarak çok sayıda metabolite dönüştüğünü göstermiştir. Atılım: İntravenöz uygulama sonrasında mometazon furoatın efektif plazma eliminasyon yarı ömrü, 5,8 saattir. Emilen herhangi bir ilaç, en çok safra yolu ile metabolitler halinde ve sınırlı bir oranda idrarla atılır.

Farmasötik Şekli

Sprey

Formülü

Her püskürtme, 50 mcg anhidr mometazon furoata eşdeğer 100 mg süspansiyon verir.   1 g’da etkin madde olarak mometazon furoat 500 mcg (mometazon furoat monohidrat olarak 517,5 mcg); benzalkonyum klorür, feniletil alkol ve saf su k.m. içerir.   Her şişe, 140 püskürtmeye yetecek kadar süspansiyon içerir.

İlaç Etkileşmeleri

Mometazon furoat, CYP3A4’ün substratıdır.   Sistemik kortikosteroidlerle birlikte kullanımına ilişkin önlemler için “UYARILAR/ÖNLEMLER”  bölümüne bakınız.   Mometazon furoat, loratadin ile birlikte kullanıldığında, loratadin ve ana metabolitinin plazma konsantrasyonlarında belirgin bir etki gözlenmemiştir. Mometazon furoat plazma konsantrasyonları ölçülememiştir. Kombinasyon tedavisi iyi tolere edilmiştir.

Kontraendikasyonlar

NazosterÒ %0,05 Nazal Sprey’in bileşenlerinden herhangi birine aşırı duyarlılık.   NazosterÒ %0,05 Nazal Sprey, burun mukozası ile ilişkili tedavi edilmemiş lokalize enfeksiyonların varlığında kullanılmamalıdır.   Kortikosteroidlerin yara iyileşmesine olan inhibitör etkisinden dolayı yakın geçmişte burun ameliyatı veya travması geçirmiş olan hastalarda yara iyileşmeden önce nazal kortikosteroidler kullanılmamalıdır.

Kullanım Şekli Ve Dozu

İlk kullanımda veya sprey pompası 14 gün veya daha uzun bir süre kullanılmamışsa, kullanımdan önce sprey pompasını ayarlamak için, ilaç, düzgün bir şekilde püskürdüğü görülünceye kadar, genellikle 6 ile 7 kez püskürtülmelidir. Her püskürtme 50 mikrogram mometazon furoata eşdeğer mometazon furoat monohidrat içeren yaklaşık 100 mg mometazon furoat süspansiyonu içerir.   Her kullanımdan önce iyice çalkalanmalıdır.   Mevsimsel alerjik ya da yıl boyu süren rinit     Erişkinler (yaşlı hastalar dahil) ve adolesanlar     Profilaksi ve tedavi için genellikle önerilen doz günde bir kez her iki burun deliğine 50 mikrogram’lık iki püskürtme olmak üzere günde toplam 200 mikrogram’dır. Semptomların kontrol altına alınmasından sonra idame dozu her burun deliğine bir püskürtme olmak üzere günde toplam 100 mikrogram’a düşürülebilir.   Semptomlar yeterince kontrol altına alınamamışsa, günlük maksimum doz her burun deliğine dört püskürtme olmak üzere toplam 400 mikrogram’a çıkarılabilir. Semptomların kontrol altına alınmasından sonra dozun düşürülmesi önerilir.   Klinik olarak anlamlı etki  ilk dozdan 12 saat kadar kısa bir süre sonra başlar.   2-11 yaş arasındaki çocuklar   Önerilen günlük doz her burun deliğine günde bir kez 50 mikrogram’lık bir püskürtme olmak üzere toplam 100 mikrogram’dır.   Küçük çocuklara uygulama bir erişkin yardımıyla yapılmalıdır.   Nazal polipozis tedavisi   Erişkinler (yaşlı hastalar dahil) ve 18 yaşında veya daha büyük adolesanlar   Önerilen günlük doz her burun deliğine günde iki kez iki püskürtme (50 mikrogram/1 püskürtme) olmak üzere toplam 400 mikrogram’dır. Semptomlar yeterince kontrol altına alınmışsa, doz, günde bir kez her burun deliğine iki püskürtme (50 mikrogram/1 püskürtme) olmak üzere toplam 200 mikrogram’a düşürülebilir.   Kullanma talimatı 1. Şişeyi yavaşça çalkalayınız ve koruyucu kapağı çıkarınız (Şekil 1). 2. Burnunuzu yavaşça temizleyiniz. 3. Burun deliğinin birini kapatarak sprey pompasının ucunu diğer burun deliğinize yerleştiriniz (Şekil 2). Başınızı hafifçe öne eğerken şişeyi dik tutunuz. 4. Burnunuzdan yavaşça nefes almaya başlayınız ve nefesinizi içeri çekerken parmaklarınızla bir kere bastırarak burnunuza püskürtünüz . 5. Nefesinizi ağzınızdan veriniz. 4’üncü basamaktaki işlemi aynı burun deliğine bir kez daha tekrarlayınız. 6. Şişeyi burun deliğinden uzaklaştırınız ve nefesinizi ağzınızdan veriniz. 7. Diğer burun deliği için 3’ten 6’ıncı basamağa kadar olan işlemleri tekrarlayınız. Spreyi kullandıktan sonra temiz bir mendil veya kağıt mendil ile ağzını siliniz ve kapağını kapatınız.     

Ruhsat Sahibi

BERKSAM İLAÇ TİCARET A.Ş. 34382 Şişli – İSTANBUL

Ruhsat Tarihi Ve Numarası

08.05.2007 – 211/22

Saklama Koşulları

25 °C’nin altındaki oda sıcaklığında, çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız. Dondurmayınız.

Ticari Sunum Şekli Ve Ambalaj İçeriği

NazosterÒ %0,05 Nazal Sprey; 140 püskürtme için 18 g süspansiyon içeren doz ayarlı ambalajlarda.

Uyarılar/Önlemler

NazosterÒ %0,05 Nazal Sprey, aktif veya latent solunum yolu tüberküloz enfeksiyonları, tedavi edilmemiş mantar, bakteri veya sistemik virüs enfeksiyonları veya oküler herpes simpleks enfeksiyonu olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır.   Mometazon furoat ile 12 aylık bir tedaviden sonra nazal mukozada herhangi bir atrofi belirtisi gözlenmemiştir; aynı zamanda, mometazon furoat nazal mukozayı normal histolojik fenotipine döndürme eğilimi göstermiştir.   Her uzun süreli tedavide olduğu gibi birkaç ay veya daha uzun süre NazosterÒ %0,05 Nazal Sprey  kullanan hastalar muhtemel burun mukozası değişikliği için kontrol edilmelidir. Eğer burun veya farinkste lokalize mantar enfeksiyonu gelişirse NazosterÒ %0,05 Nazal Sprey ile tedavinin kesilmesi veya uygun tedavi uygulaması gerekebilir. Nazofarinkste ısrarlı irritasyon NazosterÒ %0,05 Nazal Sprey ile tedavinin kesilmesini gerektirebilir.   NazosterÒ %0,05 Nazal Sprey’in uzun süre kullanılması ile hipotalamus-pitiüter-adrenal (HPA) aksının supresyonuna ilişkin hiçbir delil yoktur. Bununla beraber uzun süren sistemik kortikosteroid kullanımından NazosterÒ %0,05 Nazal Sprey kullanımına geçen hastalar için dikkatli bir ilgi gerekir. Bu hastalarda sistemik kortikosteroidin kesilmesi, HPA aksının fonksiyonları düzelinceye kadar birkaç ay adrenal yetmezlik belirtileri ile sonuçlanabilir. Bu hastalar adrenal yetmezlik belirtileri gösterirlerse sistemik kortikosteroid tedavisine devam edilmeli ve diğer tedavi usulleri ve gerekli önlemler uygulanmalıdır.   Sistemik kortikosteroidlerden NazosterÒ %0,05 Nazal Sprey’e geçişte bazı hastalar burunda rahatlamaya karşın sistemik kortikosteroid kesilme semptomlarından (örneğin; eklem ve/veya adale ağrısı, yorgunluk ve depresyon) şikayetçi olabilirler ve NazosterÒ %0,05 Nazal Sprey ile tedaviye devam etmeleri önerilmelidir. Böyle bir geçiş aynı zamanda alerjik konjunktivit veya ekzema gibi önceden var olan ve sistemik kortikosteroid tedavisi ile suprese olmuş alerjik durumların açığa çıkmasına da neden olabilir.   Pediyatrik hastaların bir yıl boyunca 100 mikrogram/gün NazosterÒ %0,05 Nazal Sprey kullandıkları plasebo kontrollü bir çalışmada, büyüme hızında bir azalma gözlenmemiştir.   Kortikosteroid kullanan potansiyel olarak immünosuprese olmuş hastalar bazı enfeksiyonlara (örneğin; suçiçeği, kızamık gibi) yakalanma riskine karşı uyarılmalı ve böyle bir durumla karşılaşıldığında tıbbi yardım alınmasının önemi belirtilmelidir.   İntranazal kortikosteroid kullanımını takiben nazal septum perforasyonu veya intraoküler basınçta artış çok nadir olarak bildirilmiştir.   GEBELİKTE ve LAKTASYON DÖNEMİNDE KULLANIMI   Gebelik kategorisi, C’dir. Gebe kadınlarda yeterli ve kontrollü çalışma yapılmamıştır. Klinik olarak önerilen maksimum dozun intranazal uygulamasından sonra mometazon plazma konsantrasyonları ölçülememektedir; bu nedenle, fötusun maruz kaldığı mometazonun ihmal edilebilir ve üreme toksisitesi potansiyelinin çok düşük olması beklenir.   Diğer nazal kortikosteroid preparatları ile olduğu gibi, NazosterÒ %0,05 Nazal Sprey’in gebe, emziren veya gebelik riski taşıyan kadınlarda kullanımına karar verilirken anne, fötus ve bebeğe verilebilecek olası zararlar, beklenen yararlarla karşılaştırılmalıdır. Hamilelik sırasında yüksek miktarda ve uzun süreli kullanımından kaçınılmalıdır.   Gebeliği sırasında kortikosteroid tedavisi gören annelerin doğan bebekleri hipoadrenalizm için dikkatle izlenmelidir.   ARAÇ ve MAKİNE KULLANMA YETENEĞİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ   Araç ve makine kullanımı üzerine etkisi bilinmemektedir.

Üretim Yeri

SANTA FARMA İLAÇ SANAYİİ A.Ş. 34091 Edirnekapı – İSTANBUL

Yan Etkileri / Advers Etkiler

Mevsimsel alerjik ya da yıl boyu süren rinit: Klinik çalışmalar sırasında, erişkin ve adolesan hastalarda görülen tedaviyle ilişkili advers etkiler arasında baş ağrısı (%8), epistaksis (kanama, kanlı mukus ve kan pıhtıları) (%8), farinjit (%4), burunda yanma (%2), burunda irritasyon (%2) ve burunda ülserasyon (%1) olup bu etkiler kortikosteroid burun spreylerinin kullanımı ile görülen tipik etkilerdir. Epistaksis genelde hafif şiddette olup kendiliğinden geçmiştir. Sıklığı plaseboya kıyasla daha yüksek (%5) olmakla birlikte karşılaştırılan aktif kontrol nazal kortikosteroidlerle (%15’e kadar) kıyaslanabilir veya daha düşüktür. Diğer tüm etkilerin sıklığı, plasebo ile karşılaştırılabilir oranlardadır. Pediyatrik hastalarda, advers etki sıklığı, örneğin; baş ağrısı (%3), epistaksis (%6), burunda irritasyon (%2) ve hapşırma (%2) plasebo ile kıyaslanabilir düzeydedir. Mometazon furoat monohidratın intranazal uygulamasından sonra nadiren ani aşırı duyarlılık reaksiyonu (bronkospazm, dispne gibi) meydana gelebilir. Çok nadiren, anaflaksi ve anjiyoödem bildirilmiştir. Çok nadir olarak tat ve koku alma bozukluğu bildirilmiştir. Nazal polipozis: Nazal polipozis için tedavi edilen hastalarda, advers olayların genel insidansı, plaseboyla kıyaslanabilir nitelikte olup alerjik rinitli hastalarda gözlemlenenlere benzerdir. BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.