Katolik kilisesi ile ortodoks kilisesi arasındaki ayrılıkların daha da artması

 

Ger�ekte Katoliklerle Ortodokslar aras�nda �ok b�y�k bir farkl�l�k yoktur. Temelde her iki kilise de baz� ufak ��retisel (teolojik) ayr�l�klar�n d���nda hemen hemen ayn� ��retisel �izgiyi takip ederler. Bu iki kilise aras�nda var olan farkl�l�klar daha fazla b�lgesel ve kilisenin y�nlendirili�iyle ilgili farkl�l�klard�r.

H�ristiyanl�k i�inde en yayg�n ve en fazla �yeye sahip olan Katolik kilisesinin kurulu�u iddias�na g�re bizzat �sa Mesih ve resulleri (�zellikle Petrus ve Pavlus) taraf�ndan olmu�tur. Katolik kilisesi ba�lang��tan bu yana sad�k ve kesintisiz bir �ekilde resullerin ��reti ve uygulamalar�n� devam ettirdiklerini iddia ederler. ��Katolik'' kelimesi ��evrensel'' demektir. Kilisenin y�netim merkezi Roma'da olup evrensel boyutlu oldu�undan bu kilise ��Roma Katolik Kilisesi'' ad�yla bilinir. Bu kilisenin ba��nda �lece�i g�ne dek se�ilip, Mesih'in g�r�n�r temsilcisi olarak kabul edilmi� bulunan ve Vatikan Roma'da ya�ayan Papa bulunur.

KATOL�K ve ORTODOKSLARIN B�RB�RLER�NDEN AYRILMALARI

Bilindi�i gibi ilk H�ristiyan kilisesi Pentikost g�n� Mesih taraf�ndan vaat edilen Kutsal Ruh'un inanl�lar �zerine gelmesiyle Yeru�alim'de kuruldu. Fakat Yeru�alim'in M.S. 70'de Romal�larca harap edilmesinden sonra bask�lar nedeniyle, bu kiliseler ba�ka b�lgelere Avrupa'ya, yani bat�ya kadar yay�ld� (El�i.1:8)

O zamanlarda d�nyada egemen olan politik g�� Roma imparatorlu�uydu. �lk �� y�zy�l boyunca H�ristiyanlar �e�itli a��r bask�lara maruz kalm��lard� ama d�rd�nc� y�zy�l�n ba�lar�nda (M.S. 312/3) H�ristiyanl��a d�nen Roma imparatoru Konstantin'in emriyle H�ristiyanlara tam bir �zg�rl�k sa�lanm�� ve b�ylece bask�lar durmu� oldu. M.S. 395'de ise Roma imparatorlu�u Do�uda Konstantilop (�stanbul) ve Bat�'da da Roma �ehirleri ba�kent olmak �zere ikiye ayr�ld�. Yozla�maya ba�layan H�ristiyanl�k g�� ard�na ko�maya ba�lay�p, Bat�l�lar Roma'n�n, Do�ulular da Konstantilop'un dinsel merkez olmas� gerekti�ini ileri s�rmeye ba�lad�lar. Roma devletinin deste�iyle g�nden g�ne g��lenen Roma kilisesinin rahibi kendisinin el�i Petrus'un halefi oldu�unu, kilisenin tek evrensel �efi ve papas� (babas�) oldu�unu bidirerek, Konstantilop patri�inin de onun yetkisini kabul etmesi gerekti�ini ileri s�r�nce do�u kiliseleri buna kar�� ��k�p birbirlerini aforoz ettiler ve bu �ekilde 1054'te Bat�'da Roma Katolik ve Do�uda da Ortodoks kilisesi olu�mu� oldu. Ortodoks kelimesi �do�ru' anlam�na gelip, do�ru inanca veya g�r��e sahip olan demektir.

Papa'n�n yan�lmazl��� ve evrensel yetkisinin kabul edilmemesinin d���nda Ortodokslar� Katoliklerden ay�ran di�er bir ka� nokta da �unlard�r.

Katolik kilisesi rahiplerinin evlenmelerini yasaklarken Ortodoks kilisesi rahiplerinin evlenmelerine m�sade eder.

Katolikler Kutsal Ruh'un hem Baba'dan hem de O�ul'dan ��kt���n� ileri s�rerken Ortodokslar Kutsal Ruh'un yaln�zca Baba'dan, �sa arac�l���yla ��kt���n� ileri s�rerler.

Roma Katolik kiliselerinde vaftiz uygulamas� yaln�zca su serpmekle yap�l�rken, do�u Ortodoks kiliselerinde bu tamamen suya dald�r�lmak suretiyle yap�l�yordu.

Ortodokslar yaln�zca resimlerle yetinmekteyken bat� kiliseleri heykel veya stat�ler de yap�yor ve bunlar� da �ereflendiriyordu.

Ortodokslar Rabbin Sofras�n� ekmek ve �arapla yaparken Roma Katolikleri bunu yaln�zca �araba buland�r�lm�� kutsal ekmekle yapmaktayd�.

Ortodokslar ayinlerinde �zellikle Yunancay� kullan�rken, Roma Katolikleri Latinceyi kullan�yordu.

Ortodokslar baz� H�ristiyan kutlamalar�n Katoliklerden ayr� tarihlerde kutlarlar. �rne�in Katolikler �sa'n�n do�u�unu 25 Aral�kta kutlarken Ortodoksluk sistemi alt�nda olan Ermeniler 6 Oca�� kutlarlar.

Bu farkl�l�klar�n d���nda bu iki kilise di�er b�t�n konularda hemen hemen ayn� inan� sistemini payla�maktad�r. Ortodokslar�n yo�un oldu�u b�lgeler do�u b�lgeleridir. Ortodoks ve Katolikler aras�nda var olan bu ayr�l�k u�urumu tarih boyunca politik nedenlerden dolay� daha da derinle�ti. Ama son d�nemlerde Katolik kilisesi Ortodokslar� yeniden kendi denetimine almak amac�yla �e�itli taktik ve at�l�mlarda bulunmu�tur ve bu hala da devam etmektedir.

�ncil'e Dayal� Protestanlarla Katolik ve Ortodokslar Aras�daki Farkl�l�klar Nelerdir?


S�yledi�imiz gibi ger�ekte Katoliklerle Ortodokslar aras�nda (Ermeni resuli, S�ryani kadim, Kildani vs...) �ok b�y�k bir farkl�l�k bulunmamakta, temelde bu kiliseler hemen hemen ayn� ��retisel �izgiyi takip etmektedirler. Bu �� kilise i�inde ��reti ve uygulamalar�yla farkl�l��� hemen g�ze batan kilise Mesih �nanl�lar� veya �ncili Protestanlard�r. �Protestan' kelimesi �protesto eden' anlam�na gelip, kurulu kiliselerin �ncil'den uzakla�m��, �ncil'e ters d��en ��reti ve uygulamalar�n� protesto ettiklerinden bu isim kendilerine verilmi�tir. Katoliklerce uzun y�llar ��sapk�nlar'' olarak ilan edilen Protestanlar Vatikan II Kons�l�nden itibaren �ayr� karde�ler'' veya ��karde� kilise'' olarak g�r�lmeye ba�lanm��t�r.

Aralar�nda bulunan farkl�l�klara ge�meden �nce Mesih �nanl�lar�n�n Katolik ve Ortodokslarla birlik i�inde oldu�u �u bir ka� noktay� vurgulamam�z ��phesiz yararl� olacakt�r

Tanr�n�n varl���, ebedili�i, y�celi�i ve ��l�-birli�i, �sa Mesih'in yarat�lamay�p ebediyen var oldu�u, O'nun tam Tanr� ve tam insan oldu�u.

�sa Mesih'in Kutsal Ruh arac�l���yla Meryem anadan mucizev� bir �ekilde do�du�u, tamamen g�nahs�z ve kusursuz olup, g�nahlar�m�z i�in ha�a gerilip �ld���, ���nc� g�n �l�ler aras�ndan bedenen dirilerek ��rencilerine g�r�nd��� ve k�rk g�n sonra da dirili� bedeniyle g��e ��kmas�.

�sa Mesih'in ikinci kez g�rkemle yarg� i�in gelece�i, dirili� olaca�� ve inananlar� cennete, inanmayanlar� da cehenneme ataca��

Kutsal Ruh'un bir etki olmay�p ��l�-birli�in ���nc� �ahsiyeti oldu�u.

Meleklerin ve ayn� zamanda �eytan ve cinlerinin ruhi �ahsiyetler olarak var oldu�u.

Kutsal Kitap'�n Tanr�'n�n esini oldu�u vs...

Bu ortak noktalar� vurgulad�ktan sonra �imdi Mesih �nanl�lar�n� Katolik ve Ortodoksluktan ay�ran temel ��reti ve �zelliklerin ne oldu�unu birlikte incelemeye ge�ebiliriz.

DAYANILAN YETK� KONUSUNDAK� FARKLILIK


Katolik ve Ortodoks kiliseleri inan� ve uygulamalar�n�n tespit edilmesi hususunda iki temel yetkiye dayan�r. Bunlar Kutsal Kitap ve Kilise gelenekleridir. Kilise gelenekleri derken kilise babalar�n�n ��retileri, Papa'n�n ��retileri, kilise kons�llerinde al�nan kararlar ve kilise tarihi boyunca kiliseye sokulan ��reti, �rf ve adetler anla��lmaktad�r. Katolikler, Kutsal Kitap ve bu kilise geleneklerini e�it bir �ekilde Tanr� s�z� olarak benimsemektedirler. Vatikan 1 ve 2 Kons�lleri'nde bu d���nce ��yle ifade edilmi�tir:

��Kutsal gelenekler ve Kutsal Kitap tek tanr�sal bir kaynaktan ileri gelerek tek bir ak�mda toplan�r ve tek sonuca y�nelir... Kutsal Kitap ve Gelenekler e�it bir sayg� ve duyguyla kabul edilip �ereflendirilmelidir'' ( Dei Verbum, 9,10).

Hatta Kilise ve kilise gelenekleri �o�u zaman Kutsal Kitap'tan daha �st�n ve �nde tutulmaktad�r. �rne�in Kilise gelenekleriyle Kutsal Kitap aras�nda bir tezat belirdi�inde Katolik ve Ortodokslar kiliseyi ve kilise gelene�ini izlemeyi tercih ederler. �ncil kitaplar�n�n kilise taraf�ndan tespit edilip yetkilendirildi�ini ileri s�rerek, Kutsal Kitap'�n yaln�zca kilise taraf�ndan yorumlan�p anla��laca��n� iddia ederler. Kilisenin d���nda Kutsal Kitap'� do�ru bir �ekilde anlamak ve yorumlamak onlara g�re olanaks�zd�r.

Fakat bunun kar��t�nda Protestanlar iki de�il, yaln�zca tek bir yetkiyi, yani Kutsal Kitap yetkisini kabul ederler. Kons�llerin, gelene�in, kilise babalar� veya ��retmenlerinin de�erini her ne kadar k�smen takdir etseler de bunlar�n asla Kutsal Kitap'a e�de�er bir yetki veya Tanr�sal s�z olarak kabul edilemeyece�ini vurgularlar. ��te Mesih �nanl�lar�n� Katolik ve Ortodokslardan ay�ran temel ve ana �zellik budur. E�er herhangi bir Katoli�e veya Ortodoks'a neden dolay� buna veya �una inan�yorsun diye sorulursa genelde al�nan yan�t ��yle olur: ��B�yle inan�yorum ��nk� kilisemiz veya papaz�m�z b�yle ��retir' � . Oysa ayn� soru bir Mesih �nanl�s�na y�neltildi�inde O hi� teredd�t etmeden � �b�yle inan�yorum, ��nk� Tanr�'n�n s�z� Kutsal Kitap b�yle ��retir'' der. Acaba bu g�r��ten hangisi do�ru ve Tanr�sal ger�eklere uygundur? Sadece Kutsal Kitap'�n yetkisinin kabul edilmesi mi yoksa Kutsal Kitap'a ba�ka kaynak, gelenek ve yetkilerin de eklenip bunlar�n e�it derecede izlenmesi mi?

Mesih �nanl�lar�n�n yan�t� kesin ve a��kt�r:

Yani yaln�zca Kutsal Yaz�lar'�n yetkisi. Yaln�zca Kutsal Kitap Tanr�'n�n ilham edilmi� s�z� oldu�undan inan� ve uygulamalar�m�z�n tespit edilmesi hususunda yaln�zca o tek �l�� olmal�d�r. Kutsal Kitap'�n yan�nda veya d���nda ba�ka ek bir yetkiye bel ba�lamak ancak kar���kl��a ve sap�kl��a g�t�r�r. �sa Mesih'in, onun el�ilerinin ve ilk y�zy�l imanl�lar�n�n ��retisi daima bu do�rultuda olmu�tur. Onlar inan� ve uygulamalar�n� kesinlikle adetler �zerine de�il ama yaln�zca Tanr�'n�n s�z� �zerine kuruyorlard�. �rne�in �sa Mesih yery�z�ndeyken dinsel adetlerin esiri haline gelmi� Ferisileri ve din bilginlerini geleneklerinden dolay� a��k�a mahk�m etmi�, ��rencilerini de bu insan icad� geleneklerin tehlike ve y�k�mlar�na kar�� uyarm��t�r:

��Kud�s'ten baz� Ferisiler ve din bilgileri �sa'ya gelip �unu sordular: ��Senin ��rencilerin neden atalar�m�z�n gelene�ine kar�� geliyorlar? Yemekten �nce ellerini y�kam�yorlar.'' �sa onlara �u kar��l��� verdi: ��Ya siz, neden gelene�iniz u�runa Tanr� buyru�una kar�� geliyorsunuz? Gelene�iniz u�runa Tanr�'n�n s�z�n� ge�ersiz k�lm�� oluyorsunuz. Ey ikiy�zl�ler! Ye�aya'n�n sizinle ilgili �u peygamberlik s�z� ne do�rudur: ��Bu halk dudaklar�yla beni sayar, ama y�rekleri benden uzakt�r. Bana bo�una taparlar. ��nk� ��rettikleri, sadece insan kurallar�d�r''

(Mat.15:1-9).

Bu s�zlerle a��k�a �sa Mesih Kutsal Yaz�lar'�n geleneklerden kesin �st�nl���n� vurguluyordu. Yine ba�ka bir f�rsatta �sa Mesih kendisini deneyen �eytan'a �� kez ��Yaz�lm��t�r'' ifadesiyle kar�� koymu�tur, gelenekler veya kurallar b�yle �ng�r�yor veya diyor diyerek de�il! (Mat.4:1-11)

El�i Pavlus da gelenekler hususunda inanl�lar� ��yle uyard�

��Dikkatli olun! Mesih'e de�il de, insanlar�n gelene�ine ve d�nyan�n temel ilkelerine dayanan felsefeyle, bo� ve aldat�c� s�zlerle kimse sizi tutsak etmesin.'' (Kol. 2:8
Ba�ka bir b�l�mde de el�i Pavlus Kutsal Yaz�lar'�n rol� ve yetkisi hakk�nda gen� Timoteos'a �unlar� yazd�:

��Mesih �sa'ya olan iman arac�l���yla seni bilge k�l�p kurtulu�a kavu�turacak g��te olan Kutsal Yaz�lar� da (gelenekleri de�il!) �ocuklu�undan beri biliyorsun. Kutsal Yaz�lar�n t�m� (kilise gelenekleri de�il!) Tanr� esinidir ve ��retmek, azarlamak, yola getirmek ve do�ruluk konusunda e�itmek i�in yararl�d�r. Bunlar sayesinde (gelenekler de�il) Tanr� adam� her iyi i� i�in donat�lm�� olarak yetkin olur.'' (2.Tim.3:15-17)

Pavlus ve Silas'�n ilan etti�i bildirinin do�rulu�unu Veriya'l�lar geleneklerine bakarak de�il ama ellerinde bulunan Kutsal Yaz�lar'a bakarak kontrol ediyorlard�:

��Veriya'daki Yahudiler, Selanik'tekilerden daha a��k fikirliydiler. Tanr� s�z�n� b�y�k ilgiyle kar��layarak her g�n Kutsal Yaz�lar� inceliyor, ��retilenlerin do�ru olup olmad���n� ara�t�r�yorlard�.'' (El�i.17:11)

Bundan ba�ka Kutsal Kitap a��k bir �ekilde biz insanlar�n kilise ve insan adetlerine g�re de�il ama Tanr�'n�n ve �sa Mesih'in s�z�ne g�re yarg�lanaca��n� vurgular

��Beni reddeden ve s�zlerimi kabul etmeyen ki�iyi yarg�layacak biri var. O ki�iyi son g�nde yarg�layacak olan, s�yledi�im s�zd�r.'' (Yuh.12:48 )

Tanr� da kilise kurallar�ndan veya geleneklerinden de�il ama kendi � �s�z�nden titreyen adama bakt���n�' � bildirir (Ye�.66:2). Kutsal Kitap'�n yan�na ba�ka bir yetki koymak �zden uzakla��p, sap�kl�klara kayman�n temel kayna��d�r. Bu ayn� zamanda b�t�n tarikatlar�n da i�ine d��t��� tehlikeli bir tuzakt�r. Bu nedenledir ki, Katolik ve Ortodoks kilise geleneklerinde kay�tl� bulunan ve Kutsal Kitap ger�ekleriyle alakas� bulunmayan bir y���n efsane ve hikayeler mevcuttur. Bunlar her ne kadar �ncil ��retilerine ters d��se de ne yaz�kki bir y���n insan bunlara Tanr�'n�n s�z�ym�� gibi inan�r ve izler

Gelenekler kaygan kum gibi; ama Kutsal Kitap sars�lmaz, sabit bir kaya gibidir. G�k, yer, insan ve gelenekleri gelip ge�er veya bozulur ama Rabbin s�zleri ebediyen durur (Mat.24:35). ��te bizim gelece�imiz ve g�venli�imiz de ya�am�m�z� neyin �zerine kurdu�umuza ba�l�d�r. Acaba ya�am�m�z� ge�ici ve de�i�ken insan gelenekleri �zerine mi yoksa de�i�mez ebedi Tanr� s�z� �zerine mi kuruyoruz?

�lk y�zy�ldaki kilisenin inan�lmas� gereken kitaplar� tespit edip yetkilendirme iddias� da yanl�� olup, hi� de kilise veya geleneklerin Kutsal Kitap'tan daha de�erli ve �nemli k�lmaz. Kilise, �ncil kitab�na yetki veya de�er sa�lamad�, ama zaten �ncil'de var olan yetkiyi ve de�eri tan�d�, bir kuyumcunun �n�ne konulan metal�n alt�n, g�m�� veya bak�r olup olmad���n� tan�d��� gibi.

Kutsal Kitap'�n yaln�zca kilise taraf�ndan anla��l�p yorumlanabilece�i d���ncesi de Kutsal Kitap'a g�re yanl��t�r. Samimi bir �ekilde, dua ile ve Kutsal Ruh'un yard�m�yla Kutsal Kitap'� okuyanlar onun kurtulu� mesaj�n� kolayl�kla anlayabilirler (bkz. Yuh.20:31; 2.Tim.3:15-17).

Katolik ve Ortodoks kiliselerinin Kutsal Kitap konusunda di�er �nemli bir yan�lg�s� da 1546'da Protestanlara bir tepki olarak baz� sap�k inan�lar�na destek bulduklar� Apokrifler olarak adlanan 14 kitap����n Kutsal Kitap'a eklenilmesidir. Oysa ne �sa Mesih ne ��rencileri ne ilk �a�lardaki inanl�lar ne de kendilerine Kutsal Kitap sa�lanan Yahudiler bu yaz�lar� hi� bir zaman Tanr�sal esinli kitaplar olarak g�rmemi�, inan� veya uygulamalar�n� desteklemek i�in onlar�n yetkisine ba�vurmam��lard�r. Kutsal Kitap'la e�de�erde tutulup, Tanr�'n�n s�z� olarak kabul edilen geleneklerin ve bu apokriflerin Kutsal Kitap'a ve kiliseye sokulmas� �sa Mesih'in �u s�zlerinin a��k bir ihlalidir:

��Bu kitaptaki peygamberlik s�zlerini duyan herkesi uyar�yorum! E�er bir kimse bu s�zlere bir �ey katarsa, Tanr� da bu kitapta yaz�l� belalar� ona katacakt�r. E�er bir kimse bu peygamberlik kitab�n�n s�zlerinden bir �ey ��kar�rsa, Tanr� da bu kitapta yaz�l� ya�am a�ac�ndan ve kutsal kentten ona d��en pay� ��karacakt�r'' (Esin.22:18-19).

Bu temel konuda siz de �ahsen bir karar almal�s�n�z. Acaba siz Kutsal Kitap ve geleneklerden olu�an �ifte yetki �zerine mi yoksa yaln�zca Kutsal Kitap yetkisi �zerine mi ya�am�n� kuracaks�n�z? Se�im sizindir.

Papan�n Yetkisi ve Yan�lmazl��� Konusunda Farkl�l�k?

Mesih �nanl�lar� Roma papal�k sistemini ve yetkisini tamamen reddederler. Katolik kilisesi papay� �u g�rkemli unvanlarla �a��r�r: ��T�m H�ristiyanlar�n papas�'' (yani babas�), ���oban� ve �efi'', ��kutsal peder'', ��Mesih'in g�r�n�r temsilcisi'', ��Petrus'un halefi'', ��el�ilerin prensi'', ��arac�'' , vs... Hemen belirtelim ki, yaln�zca �sa Mesih'e verilen ve verilmesi gereken bu unvanlar�n papaya verilmesi ve onun t�m H�ristiyanlar �zerinde bu derece b�y�lt�lmesi Kutsal Kitap ger�eklerine tamamen ayk�r� d��mektedir. �sa Mesih a��k bir �ekilde kendisini izleyenlerin e�it oldu�unu ve birinin di�erlerinin �zerine y�kseltilmemesi gerekti�ini bildirmi�tir. B�y�kl�k sevdas�na kap�lan ��rencilerine �sa Mesih ��yle demi�tir:

� �Bilirsiniz ki, uluslar�n �nderleri onlar� egemenlik h�rs�yla y�netirler, ileri gelenleri de onlara a��rl�klar�n� hissettirirler. Sizin aran�zda b�yle olmayacak. Aran�zda b�y�k olmak isteyen, di�erlerinin hizmetkar� ve kulu olsun'' (Mat.20:20-27).

Ba�ka bir olayda da �sa Mesih ��rencilerine �unlar� bildirdi:

��Kimse sizi �Rabbi' diye �a��rmas�n. ��nk� bir tek ��retmeniniz var ve hepiniz karde�siniz. Yery�z�nde kimseye �Baba' demeyin. ��nk� bir tek Baban�z var, O da g�ksel Baba'd�r. Kimse sizi ��nder' diye �a��rmas�n. ��nk� bir tek �nderiniz var, O da Mesih'tir. Aran�zda en �st�n olan, di�erlerinin hizmetkar� olsun. Kendini y�celten al�alt�lacak, kendini al�altan y�celtilecektir'' (Mat.23:8-12).

Bu s�zler �nc�lerini �Baba', �Rab', �sahip � veya �efendi' olarak �a��rmay� al��kanl�k edinen Katolik ve Ortodokslar�n ne derece yan�lg�da oldu�unu san�r�z a��k�a g�stermektedir. Katolik kilisesince ilk papa olarak benimsenmi� olan el�i Petrus hi� de kendisini en �nde gelen papa olarak de�il fakat di�er �nc�lerle bir tutarak ��ben de onlar gibi bir ihtiyar'' diye tan�t�r (1.Pet.5:1-5). Kornelyus onun ayaklar�na kapan�nca o � �kalk ben de insan�m'' diyerek onun kendisini onurland�rmas�na engel oldu (El�i.10:25-26). O'nun bu tutumu Katolik papalar�n�n onurland�rma konusunda tak�nm�� oldu�u tutumdan ne kadar farkl�d�r!

Katolik kilisesi daha da ileri giderek 1870 y�l�nda yapm�� oldu�u Vatikan kons�l�nde papan�n �yan�lmaz' oldu�unu da ilan ederek sap�kl���n�n doru�una ula�t�. Katolik kilisesi, Papa'n�n ��reti ve ahlak konusunda resmen beyan etti�i b�t�n d���ncelerde hatas�z ve yan�lmaz oldu�unu ve bunlar�n Kutsal Kitap s�zleri gibi b�t�n H�ristiyanlarca kabul edilmesi gerekti�ini ileri s�rer! (H�ristiyan Dinini �z�, 1987, sf.19).

Oysa bizzat Katolik kilisesinin tarihi bu iddian�n ne derece ��r�k ve yanl�� oldu�unu a��k�a g�zler �n�ne sermektedir. Tarih boyunca papalar�n destekledi�i ha�l� seferleri, korkun� engizisyon mahkemeleri, birbirleriyle �eli�en bir s�r� ��reti ve a��klamalar bu iddian�n ger�eklerden ne kadar uzak oldu�unu g�sterir. Bir �ok ��kutsal pederlerin'' �ahsi ya�amlar� da kutsal bir ya�amdan tamamen uzakt�. Ahlaks�zl�k, taht kavgas�, �st�nl�k sevdas�, yalan dolan, gaddarl�k, politik h�rs vs...

toplulu�umu bu kayan�n �zerine kuraca��m... g�klerin Egemenli�inin anahtarlar�n� sana verece�im'' derken onu yan�lmaz veya di�erlerinin �zerine egemen atam�yordu (Mat.16:13-20). Zaten bu beyandan hemen sonra Petrus Mesih'in �l�m� konusunda yan�lg�ya d��m�� ve �sa da onu ��eytan' diye adland�rm��t�r!! (Mat.16: 21-24). Ne Petrus'un kendisi ne de di�er el�iler Mesih'in bu beyan�n� hi� de bu �ekilde anlay�p yorumlamad�lar. El�i'lerin i�leri kitab�nda okudu�umuz gibi ilk Kud�s konsilinde Petrus ilk yerde de�il ama Barnaba, Pavlus ve Yakup gibi yaln�zca s�z alanlar aras�ndayd�. Konsil'in ald��� kararlar da yine Petrus'un de�il ama el�ilerin ad�yla onaylan�p kiliselere ula�t�r�ld� (El�i 15:1-29). Bundan ba�ka el�i Petrus Yuhanna ile birlikte Samirye kentine bir g�revi yerine getirmek amac�yla di�er resuller taraf�ndan g�nderiliyor (El�i 8:14). E�er o ilk papa olsayd� kendisi ba�kas�n� g�revlendirmeliydi bu hizmet i�in. El�i Pavlus da Petrus'u en �nde gelen yetki veya papa olarak de�il ama Yakup ve Yuhanna gibi �� toplulu�un direklerinden biri'' olarak g�r�yordu. (Gal.2:9). Hatta Pavlus milletler hak�ndaki tutumundan dolay� Petrus'la muhalefete girerek onu ��ikiy�zl�'' olarak su�lam��t�r (Gal.2:11-14). E�er Pavlus Petrus'u yan�lmaz bir papa veya evrensel kilisenin yetki sahibi tek �oban� olarak g�rseydi b�yle bir harekette bulunup onu herkesin �n�nde ele�tirmeyecekti.

��phesiz Petrus ilk kilisede �nemli bir rol oynam��t�r. Dile getirmi� oldu�u iman ikrar�yla ger�ekten de kilisenin ilk ta�� veya ta�lar�ndan oldu o (Efs.2:20). Ama iyi bilinmelidir ki, ��hi� kimse at�lan temelden, yani �sa Mesih'ten ba�ka bir temel atamaz'' ( 1.Kor.3:11). Petrus, Pentikost g�n� �� bin ki�inin t�vbe etmesine �nc�l�k ederek ve milletlerin imana gelmesine ilk arac� olmakla s�z� edilen g�klerin egemenli�inin anahtarlar�n� ger�ekten de kullanmaya ba�lam��t�r (El�i.2:14-41; 10:1-48 Unutmayal�m ki, Kutsal Kitap'a g�re Mesih'in yerini al�p O'nun temsilcisi olan Petrus veya herhangi bir papa de�il ama Kutsal Ruh'un kendisidir. (Yuh.14:16-18,16:7-15). Bundan ba�ka Petrus'a verilen yetki daha sonra genelle�tirilerek ilk y�zy�ldaki b�t�n el�ilere verilmi�tir (Yu. 21:22-23). Yine belirtmeliyiz ki, Kutsal Kitap bir�ok �obanl�k, m�jdeci, ��retmen, �emmasl�k vs... gibi imanl�lara verilen ruhsal arma�anlardan s�z ederken, kesinlikle kiliseye verilen bir papal�k arma�an�ndan s�z edilmez. B�yle bir arma�an mevcut de�ildir (Efs.4:11-13; 1.Kor.12:4-11).

Petrus'un Katoliklerin iddias�n�n tersine Roma'da papal�k veya rahiplik yapt��� da me�huld�r. Kutsal Kitap beyanlar� daha ziyade bunun aksine tan�kl�k etmektedir. �rne�in Pavlus Romal�lara ve Koloselilere yazd��� mektuplar�nda Roma'da bulunan inanl�lar�n adlar�n� bir bir s�ralarken Petrus'un ad� hi� ge�memektedir! (Rom.16. Kol.4). Yine Pavlus Roma'ya vard���nda oradaki imanl�lar onu kar��lamaya gelir ama aralar�nda yine ne Petrus var ne de onun izi... Bunlar bir kez daha Katoliklerin Petrus ve papal�k hakk�nda sahip olduklar� g�r��lerinin yanl��l���n� onaylar. Papal�k yetkisi g�n�m�ze dek kesintisiz olarak s�regeldi iddias� da tarihsel ger�eklerin �����nda yanl�� ��k�yor ��nk� baz� d�nemlerde ayn� anda iki papa h�k�m s�r�yordu ya da kilise belirli s�re papas�zd�. Daha �nemlisi Kutsal Kitap a��k bir �ekilde birinden ba�kas�na aktar�larak s�regelen bir papal�k veya kahinlik hizmetinden s�z etmez. K�hinlik hizmeti ilk anlam�yla Yahudi sistemine dayal� olup Levi s�pt�na ayr�lan bir hizmetti. Mesih'in �l�m�yle bu kahinlik hizmeti ve kurban sunma eylemi doru�una vararak kesinlikle son bulmu�tur (�b.7:26-7).

Meryem Ana'n�n Kimli�i ve Rol� Konusundaki Farkl�l�k?


Mesih �nanl�lar�n� Katolik ve Ortodokslardan ay�ran di�er �nemli bir nokta da Meryem anan�n kimli�i ve rol� konusudur. Katolikler ve Ortodokslar (Ermeni Apostolik Kilisesi, S�ryani Kadim kilisesi vs...) Meryem anay� adeta bir tanr��aya d�n��t�rm��lerdir. Ayinleri ve ��retilerinin merkezi neredeyse Mesih de�il ama Meryem anad�r. O'nun onuruna yap�lan kiliseler, hac yerleri ve bayramlar�n say�s� �sa Mesih'inkinden daha fazlad�r. Kutsal Kitap �����nda Katolik ve Ortodoks'lar�n Meryem ana konusunda d��m�� olduklar� be� temel yan�lg� k�sa olarak �unlard�r.

1.Meryem anaya vermi� olduklar� g�rkemli unvanlar konusundaki yan�lg�lar�. Meryem'e �u g�rkemli unvanlar verilir: � Tanr�'n�n kutsal anas�', �sabah y�ld�z�', �cennetin kap�s�', �g�nahk�rlar�n s���na��', �H�ristiyanlar�n destekleyicisi ve yard�mc�s�', �meleklerin, g���n ve evrenin krali�esi', �d�nyan�n Mesih ile ortak kurtar�c�s�', �Avukat, arac� veya meyanc�' vs.

Oysa Kutsal Kitap, bu isimlerin hi�birini, hi�bir �ekilde Meryem'e vermez. �Sabah y�ld�z�', �cennetin kap�s�', �g�nahk�rlar�n dostu', �meyanc�', �avukat � isimlerini yaln�zca �sa Mesih'e verir. Ayn� zamanda H�ristiyanlar�n yard�mc�s� veya destekleyicisiyse Kutsal Kitap'a g�re yaln�zca Kutsal Ruh'tur (Yu. 14:16-18 Kutsal Kitap yine a��k bir �ekilde yaln�zca tek bir meyanc�n�n var oldu�unu ve bunun yaln�zca �sa Mesih oldu�unu vurgular:

�O, t�m insanlar�n kurtulmas�n� ve ger�e�in bilincine eri�mesini ister. ��nk� tek bir Tanr� ve Tanr� ile insanlar aras�nda tek bir Arac� vard�r. Bu da insan olan ve kendisini herkes i�in fidye olarak sunmu� bulunan Mesih �sa'd�r'(1Tim.2:4-6).

Yaln�zca �sa Mesih'e ve Kutsal Ruh'a yara�an bu isimlerin bir yarat��a verilmesi ciddi bir yan�lg� ve hatad�r. �unu da belirtmeliyiz ki, Meryem'e verilen �g�klerin krali�esi' ismi tamamen putperestlikten gelmektedir. Bu isim Kutsal Kitap'�n Yeremya 7:16,20 ve ��aya 44:16-23'te Meryem'e de�il, Babil tanr��as� Astarte'ye ili�kin s�ylenmektedir. Tanr� burada kendisini �fkelendirmek i�in g�kler krali�esine pideler haz�rlay�p sunan ki�ileri a��k�a lanetlemektedir. �u da a��kt�r ki, Babil'lilerin tanr��alar�na verdikleri bir�ok isim 5'inci y�zy�ldan itibaren, putperestlikten H�ristiyanl��� se�mi�, ama ger�ekte putperest al��kanl�klar�ndan tam olarak vazge�memi� ama onlar� H�ristiyan kisvesi alt�nda muhafaza edenlerce Meryem'e atfedilmi�tir.

4'�nc� y�zy�ldan itibaren Mesih'i do�urmas�ndan dolay� Meryem'e verilmeye ba�lanan �Tanr�'n�n anas�' unvan�na gelince; bu isim Kutsal Kitap'a ve biz Mesih �nanl�lar�na g�re Tanr�'ya kar�� b�y�k bir hakarettir. Bu isim ancak mitolojilerde rastlanan Tanr�'dan �nce var olup, Tanr�'y� do�urmak, Tanr�'ya hayat vermek gibi Kutsal Kitap'a tamamen ters d��en, �arp�k d���ncelere sebebiyet vermektedir. Tanr�'n�n kesinlikle annesi yoktur, hi� olmam��t�r ve olamaz da.. Hi� kimse Tanr�'y� do�uramaz veya O'na hayat veremez. Tanr�'dan �nce kendisine sebebiyet verecek hi� kimse var olmam��t�r. Tanr� ezelidir. Ba�lang�c� ve sonu yoktur. Meryem ancak �sa Mesih'in insanl���n�n annesi olmu�tur Tanr�l���n�n de�il. Do�rudur ki, Luka 1:43'te Elizabet Meryem'e �Rabbimin anas�' demi�tir. Ama dikkat edilsin ki, burada �Tanr�'m�n anas�' de�il, � Rabbimin anas�' deniliyor. Burada kullan�lm�� olan �Rab' kelimesi Tanr� anlam�nda de�il ama Efendi veya sahip anlam�nda olup o zamanlarda bir �ok sayg�n ki�i bu �ekilde �a�r�lmaktayd� (Mat.23:8-12). Ba�ka bir b�l�mde Yakup'tan s�z edilirken onun da �Rabbin karde�i' oldu�u belirtilir (Gal.1:19). ��phesiz bizler bunu �Tanr�'n�n karde�i' anlam�nda yorumlay�p, bundan Yakup'un da �ok �zel biri oldu�u sonucunu ��karmamal�y�z. Bu bizleri �arp�k d���ncelere g�t�r�r. Bu yaln�zca Mesih'in bedensel y�ndeki karde�i anlam�ndad�r.

2. Meryem anan�n do�u�tan g�nahs�zl��� konusundaki yan�lg�lar�. Katolik ve Ortodokslar Meryem'in �anne karn�nda olu�maya ba�lad��� andan itibaren asl� g�nahtan tamamen ar� kald���n� veya korundu�unu' bildirip, �hayat� boyunca da Meryem'in hi� bir g�nah i�lememi�' oldu�unu ��retirler (C.EC sf.135, H.D.�. sf.23). Meryem'in lekesiz var olu�u g�r��� 1854 y�l�nda resmen onaylanm�� ve t�m H�ristiyanlarca kesinlikle kabul edilmesi gereken bir dogma olarak ilan edilmi�tir.

Oysa Kutsal Kitap'�n hi�bir yerinde b�yle bir g�r�� veya d���nce bile mevcut de�ildir. Kutsal Kitap �ok a��k bir ifadeyle i�inde Meryem de olmak �zere b�t�n insanl���n g�nahl� oldu�unu ve g�nahl� do�du�unu vurgular:

�Do�ru olan kimse yok, bir ki�i bile yoktur... Hepsi yoldan sapt�lar... iyilik eden bir ki�i bile yoktur... Hi� ay�r�m yoktur. ��nk� HERKES g�nah i�ledi ve Tanr�'n�n y�celi�inden yoksun kald�' (Rom.3:10-12,22-23; 5:12).

Kutsal Kitap bunun d���nda kalan tek ki�inin yaln�zca �sa Mesih oldu�unu bildirir (�br.4:15,7:26; 1Pet.1:19, 2:22; Yu. 8:46, 1Yu. 3:5; Eyb.14:4). Meryem'in kendisi bile Luka 1:46-47'de Tanr�'ya �Kurtar�c�m' diye hitap etmekle g�nahl�l���n� ve kurtulu�a muhta� biri oldu�unu dile getirmi�tir. Bundan ba�ka Luka 2:22-24'te �eriat�n do�rultuda Meryem'in tap�nakta bir �ift g�vercin yavrusu sunmas� da Levililer 12:6-8'e g�re onun g�nahl�l���n�n ba�ka bir kan�t�d�r. G�nahs�z birinin kurban sunmaya gereksinimi olmad��� a��kt�r. Zaten M.S. 4'�nc� y�zy�ldan itibaren ileri s�r�lmeye ba�lana Meryem'in g�nahs�zl��� konusu 1854'te resmen bir dogma olarak kabul edili�ine kadar kilise i�inde bir s�r� tart��malara ve protestolara neden olmu�tur. Bu g�r�� kesinlikle Kutsal Kitap'�n bir ��retisi de�ildir. Kilisece ortaya at�lm�� geleneklere dayal� bir ��retidir o kadar. Bundan ba�ka e�er Meryem g�nahs�z do�sayd� bu onun anne ve babas�n�n da g�nahs�z do�mas�n� gerektirecekti. Anne babas� g�nahs�z do�duysa onlar�n anne babalar� da vs... bu s�r�p gider.

3. Meryem'in bedeni ve can�yla �l�mden sonra g��e kald�r�lmas� g�r���. Katolik kilisesi 1950 y�l�ndaki bir kons�lde, Meryem'le ilgili olarak b�t�n Katoliklerce kabul edilmesi gereken yeni bir dogma ortaya att�. Bu dogma Meryem anan�n �yery�z�ndeki ya�am� sona erince, bedeni ve can�yla' ayn� Mesih gibi g��e kald�r�l�p, h�kmetmek amac�yla �Rab taraf�ndan evrenin krali�esi olarak y�celtilmesi' ��retisiydi (CEC.sf. 254). O tarihten bu yana her sene 15 A�ustosta t�m Katolik ve Ortodokslar Meryem'in g��e al�n���n� kutlarlar. H�ristiyan Dininin �z� adl� kitap � Aziz Meryem'in g��e al�n��� bir iman maddesi midir? diye sorar ve hemen ard�ndan da yan�tlar: �Aziz Meryem'in g��e al�n��� bir iman maddesidir, ��nk� o Kilise'nin yan�lmaz yetkisiyle belirlenmi�tir' (sf.32).

Oysa Kutsal Kitap'ta bu g�r��� destekleyecek tek bir ayet bile mevcut de�ildir. Bu Katolik kilisesinin Meryem'e duydu�u a��r� sayg� ve ba�l�l�ktan kaynaklanan hayal �r�n� bir ��retidir. Bilindi�i gibi Mesih ha�ta as�l�yken Meryem'i ��rencisi Yuhanna'ya emanet etmi�tir. Meryem'in �l�m�ne dek onunla kalan Yuhanna kesinlikle b�yle bir d���nce veya olaydan s�z etmemi�tir. Hatta � �nsano�lundan ba�ka hi� kimsenin g��e ��kmad���n�' belirten Mesih'in s�zlerini de o kaydetmi�tir (Yu.3:13). B�yle bir olay olsayd� o bunu ��phesiz bildirecekti. Seneler sonra, Meryem'in �l�m�nden bile sonra Esinleme kitab�nda ya�l� Yuhanna dirilen Mesih'i g�rm�� ama O'nun yan�nda ne Meryem'i g�rm��t�r ne de onun g�kte oldu�undan s�z etmi�tir o. Esinleme 12'de sembolik bir tarzda g�ne�e sar�lm��, ayaklar�n�n alt�nda ay ve ba��nda on iki y�ld�zdan olu�mu� bir ta�la beliren hamile kad�n kesinlikle Meryem de�il ama on iki s�ptan olu�up bereket ve imtiyazlara mahsur olmu�, Kurtar�c�n�n kendisinden geldi�i �srail halk�d�r bu (Tek.37:9;Rom.9:4-5). Bundan ba�ka Kutsal Kitap dirili�lerin s�ralan���ndan s�z ederken �unlar� belirtir:

��Herkes nas�l Adem'de �l�yorsa, herkes Mesih'te ya�ama kavu�acak. Her biri s�ras� gelince dirilecek: ilk �rnek olarak Mesih, sonra Mesih'in geli�inde Mesih'e ait olanlar'' (1Kor.15:23).

Bu ayet a��k bir �ekilde g�stermektedir ki, dirilerek g��e giden yaln�zca Mesih'tir. Mesih'in dirili�inden sonra, Mesih'e ait olanlar�n dirili�iyse, yaln�zca Mesih'in ikinci geli� an�nda ger�ekle�ecektir. Bu ikinci geli�ten �nce, i�inde Meryem de olmak �zere Mesih benzerli�inde hi� kimse dirilmemi� ve g��e al�nmam��t�r. Kutsal Kitap'a dayanmayan b�yle bir ��retinin bir iman maddesi ve dogma olarak empoze edilmesi �z�c� bir ger�ektir.

4. Meryem anan�n ebediyen bakire kalmas� g�r���. Katolik ve Ortodokslar�n di�er bir yan�lg�s� da Mesih'in do�umundan sonra Meryem'in Yusuf ile normal bir kar�-koca ya�am�na sahip olmay�p onun ebediyen bakire kalmas� ve dolay�s�yla Yusuf'tan da �ocuklar� olmay� ��retileridir(CEC. Sf.134-135).

Biz Mesih �nanl�lar� Kutsal Kitap verilerine dayanarak Meryem'in yaln�zca Mesih'in do�u�una kadar bakire kald���n� fakat Mesih'in do�umundan sonra Meryem'in aynen di�er insanlar gibi Yusuf ile beraber normal bir kar�-koca ya�am�na sahip olup hatta bunun sonucunda bir�ok �ocuklar� bile oldu�unu kabul ederiz. Zaten bizzat melek Cebrail Yusuf'a � Meryem'i kendine kar� olarak almaktan korkma' (Mat.1:20) diyerek a��k�a Meryem ve Yusuf'un normal bir aile ya�am� s�rd�rmesinde bir sak�nca olmad���n� belirtmi�tir. Yusuf mele�in talimat� �zere �Meryem'i e� olarak yan�na ald�. Ne var ki, Meryem o�lunu do�uruncaya dek Yusuf onunla birle�medi' (Mat.1:24-25). A��k�a g�r�ld��� gibi Yusuf, yaln�zca �sa do�ana dek Meryemle birle�medi. Bundan sonras� i�in hi�bir s�n�rlama yok.

Bundan ba�ka �ncil'in bir�ok yerinde �sa'n�n karde� ve k�z karde�lerinden s�z edilir ve hatta isimleri s�ralan�r:

�Meryem'in o�lu, Yakup, Yose, Yahuda ve Simun'un karde�i olan marangoz de�il mi bu? K�z karde�leri burada, aram�zda ya�am�yor mu?" Ve g�cenip O'nu reddettiler.'.

�Birisi �sa'ya, "Bak" dedi, "annenle karde�lerin d��ar�da duruyor, seninle konu�mak istiyorlar." �sa, kendisiyle konu�ana �u kar��l��� verdi: "Kimdir annem, kimdir karde�lerim?" Eliyle ��rencilerini g�stererek, "��te annem, i�te karde�lerim!" dedi. "G�klerdeki Babam�n iste�ini kim yerine getirirse, karde�im, k�z karde�im ve annem odur."(Mat. 12:46-50).

Baz�lar� bu karde�ler s�z�n� �sa'n�n bedensel de�il de ruhsal karde�leri oldu�unun ileri s�rer. Bu ��r�k bir tezdir ��nk� Kutsal Kitap ilk ba�larda bu karde�lerinin kendisine inanmad���n� belirtir:

�Yahudilerin �ardak Kurma bayram� yakla�m��t�. Bu nedenle �sa'n�n karde�leri O'na, "Buradan ayr�l, Yahudiye'ye git" dediler, "��rencilerin de yapt���n i�leri g�rs�nler. ��nk� kendini a��k�a tan�tmak isteyen bir kimse yapt�klar�n� gizlemez. Mademki bu �eyleri yap�yorsun, kendini d�nyaya g�ster!" Karde�leri bile O'na iman etmiyorlard� .'(Yu. 7:2-5).

�sa'n�n karde�lerinin onun kuzenleri oldu�unu s�ylemek de yanl��t�r ��nk� Yunanca da kuzen i�in ayr�, karde� i�in ayr� kelimeler vard�r. E�er ger�ekten kuzenleri olsayd� as�l kuzen kelimesini kullanacakt� Kutsal Kitap ama bu b�yle de�ildir. Do�rudur ki, karde� kelimesi bazen ayn� topluma, ayn� millete ait insanlara nispeten kullan�l�r. Kutsal Kitap'ta bu s�z�n bu anlamda kullan�ld��� yerler a��kt�r. Ama �sa'n�n karde�lerinden s�z edildi�inde bunun ailesel ve harf� anlamda oldu�u a��kt�r. �ncil'de yine �u ifadeleri okuruz:

�Bundan sonra �sa, annesi, karde�leri ve ��rencileri Kafernahum'a inerek orada birka� g�n kald�lar'(Yu.2:12;Ei�i 1:14).

Burada da a��k�a g�r�yoruz ki �zenle ��rencileri anas� ve karde�leri ayr� ayr� belirtilmektedir. Katolik ve Ortodoks kiliselerinin Meryem'in ebediyen bakire kald��� iddias�n�n gerisinde evlilik olgusunun hor g�r�lmesi ve kutsal bir kad�na bunun yak��mayaca�� �arp�k d���nce yatmaktad�r. Kutsal Kitap a��k bir �ekilde evlili�i kutsal niteler ve asla onu hor g�rmez. Bu ve buna benzer ayetler a��k�a belgelemektedir ki, Meryem ebediyen bakire kalmam�� fakat Yusufla evlenerek bir�ok �ocuklar� olmu�tur.

5. Meryem anaya dua ve ibadet edilip y�celtilmesi yan�lg�s�. Katolik ve Ortodokslar (Ermeni Apostolik, S�ryani Kadim vs...) kiliseleri Meryem'e ba�l�l�klar�nda daha da ileri gidip, ona �zel bir ibadet, tap�n�� ve dua sunarak yan�lg�lar�n�n doru�una var�rlar. Meryem'e sunmu� olduklar� bir�ok dua da ondan merhamet, yard�m, g�nahlardan ba��� dileyip, ya�amlar�n� onu eline teslim ettiklerini dile getirirler. Katoliklerce haz�rlanan H�ristiyan dininin �z� adl� kitap��kta Meryem'e �u dua y�kseltilir:

� Ey �efkatli Bakire Meryem, himayene s���nan, yard�m�n� dileyen ve arac�l���n� isteyen hi� kimsenin, senin yard�m�n� g�rmeden geri �evrildi�ini hat�rla. Bundan cesaret alarak sana ko�uyorum. Ey Mesih �sa'n�n Annesi ve benim �efkatli Annem, sans geliyorum ve g�nahlar�m y�z�nden �ekti�in ac�larla ayaklar�na kapan�yorum. Ey Kurtar�c�m�z Mesih'in Annesi, dualar�m� reddetme, onlar� dinle ve kabul et. Amin �(sayfa 79-80).

Kutsal Kitap'a g�re Meryem'e sunulan bu dua, tap�n�� ve �ereflendirme eylemleri, b�y�k bir g�nah olup � kar��mda ba�ka ilahlar�n olmayacak, onlara tap�nmayacaks�n' emrini �i�nemektir (��k.20:3-5). �sa Mesih, el�iler ve melekler a��k bir �ekilde yaln�zca Tanr�'ya tap�n�l�p, O'na dua edilmesini ve yaln�zca O'na hizmet edilmesi gerekti�ini belirtmi�lerdir. Yaln�zca Tanr�'ya ve Mesih'e sunulmas� gereken bu dua ve tap�n���n bir yarat�k olan Meryem'e sunulmas� H�ristiyan kiliselerince kabul edilemeyecek bir uygulama olup Yarat�c�dan ziyade yarat��a tapma hatas�na d��mektir. Kutsal Kitap'�n hi� bir yerinde Meryem'e sunulan bir dua, bir tap�n�� veya y�celtme eylemi mevcut de�ildir. Her ne kadar Katolik kilisesi Meryem'e sunulan bu tap�n���n Tanr�'ya sunulan (latri) tap�n��tan farkl� ve a�a�� bir (hiperduli) tap�n�� oldu�unu s�ylese de uygulamada arada hi�bir fark yoktur ve bu puta tap�c�l�kla ayn�d�r. S�rf Kurtar�c� �sa'n�n annesidir diye Meryem'e dua etmek, tap�nmak veya onu y�celtmek b�y�k bir hatad�r. Bizzat �sa Mesih'in kendisi bu ger�e�i Luka 11:27-28'de a��k�a �u s�zlerle ifade etmi�tir:

��sa bu s�zleri s�ylerken kalabal���n i�inden bir kad�n O'na, "Ne mutlu seni ta��m�� olan rahme, seni emzirmi� olan memelere!" diye seslendi. �sa, "Daha do�rusu, ne mutlu Tanr�'n�n s�z�n� dinleyip uygulayanlara!" dedi

�sa Mesih'in kendisi bile bir�ok olayda Meryem'e fazla yer vermemi�tir. Annen ve karde�lerin d��ar�da seni g�rmek istiyorlar denildi�inde O � �benim anam kimdir? ve karde�lerim kimdir?' demi� ve ��rencilerini g�stererek �g�klerde olan Baba'm�n iradesini kim yaparsa benim karde�im ve anam odur' diye vurgulam��t�r (Mat.12:46-50). Kana �ehrindeki d���nde de �sa Mesih annesine �kad�n' diyerek hitap etmi�tir. El�iler de kendi aralar�nda ona �zel bir yer vermemi�lerdir. Son olarak ad� ge�en El�iler kitab�nda Meryem'i ve karde�lerini di�er ��rencilerle dua hizmetinde g�r�yoruz o kadar. Bundan sonra ne mektuplarda ne de di�er yaz�larda ondan s�z edilmez. E�er Katolik ve Ortodokslar�n Meryem hakk�ndaki d���nceleri do�ru olsayd� b�yle bir suskunluk mevcut olmayacakt�.

��phesiz biz Mesih �nanl�lar� Rab �sa'n�n di�er ��rencilerine kar�� duydu�umuz sayg� benzerli�inde Meryem'e de sayg� duyar�z. Fakat asla ona ne dua eder, ne tapar, ne de �ereflendiririz. Kendisi di�er el�iler ve kutsallar gibi �imdi �l�d�r ve Rabbin huzurunda bedensel dirili�ini beklemektedir. Kendisi neticede bir insan bir yarat�k oldu�undan zaman ve yerle s�n�rl�d�r ve kendisine sunulan dualar� ne i�itebilir ne de cevaplayabilir. Bundan ba�ka Meryem'e dua ederek onu �a��rma hareketi �lm�� birini �a��rmak anlam�na gelip Tanr�'n�n �u buyru�unu �i�nemek demektir:

�Aran�zda ... �l�lere dan��an bulunmayacakt�r' (Tes.18:9-12).

Meryem'e tap�nmak al��kanl��� 4'�nc� y�zy�lda, tanr��alara tap�nma al��kanl�klar� yayg�n olan putperestllerin H�ristiyanl��� benimsemesiyle ba�lam��t�r. Bu ki�iler tap�nm�� olduklar� tanr��alar� Meryem'le �zde�le�tirerek sap�k al��kanl�klar�n� H�ristiyan kisvesinde s�rd�rm��lerdir.

Melek ve Azizler, Resim Heykel ve Suretlerin Kullan�m� Konusundaki Farkl�l�klar

Mesih �nanl�lar�n� Katolik ve Ortodokslardan ay�ran di�er bir �zellik de onlar�n melek, Meryem ve azizleri �ereflendirmeyip tap�nmamalar� ve yine tap�n�� yerlerinde onlar�n resim heykellerini bulundurmamalar�d�r. Mesih �nanl�lar� her ne kadar Mesih'i ger�ek Tanr� olarak g�r�p O'na tap�nsa da O'nun insan eliyle yap�lm�� tasvir ve heykellerine kesinlikle e�ilmez ve tap�nmazlar. Yine her ne kadar genelde tap�naklar�nda ha� bulundurulsa da asla ha�� �ereflendirmez veya onun �n�ne ge�ip dua etmezler. Ha�, tap�nak ve kitaplar�nda yaln�zca Mesih'in kurtar�� sa�layan �l�m�n�n bir sembol� olarak kullan�l�r. Kitaplar�nda kullanm�� olduklar� resimler de yaln�zca e�itimsel ama�l�d�r. Azizler konusundaki tutumlar� da Kutsal Kitap'ta s�z� edilen bu kutsal ki�ilerin ya�am tarzlar�n� ve imanlar�n� kendilerine �rnek olarak g�rmekten �te ge�mez (ibr.11 ). Meleklerin de g�rkemini kabul etmelerine ra�men asla onlara tap�nmaz veya onlar� �ereflendirmezler.

Fakat Katolik ve Ortodoks kiliselerin bu suret ve heykellerin kullan�m� sembol veya e�itimsel kullan�mdan daha da �teye gidip, melekler ve azizler de i�inde olmak �zere �zel bir �erefe ve tap�n��a hedef olmaktad�r. �rne�in son olarak yay�mlanm�� Katolik kilisesinin e�itim kitab� her ne kadar Tanr�'ya sunulan tap�n��tan daha a�a�� derecede bir tap�n�� sunduklar�n� belirtse de Katolik kilisesi a��k bir �ekilde Mesih'in, Meryem'in ve azizlerin tasvir ve heykellerine tap�n�p onlar� �ereflendirmek gerekti�ini ��retir (Cat�chisme de l'Eglise Catholique, Ssyfa 308-309,536-537). Katolik kilisesi �nc�lerinden biri olan Akinal� Tomas a��k bir �ekilde �Mesih'e tap�nd���m�z gibi O'nun ha��na da ayn� �ekilde tap�n�r�z' der ve �ha�a da dua y�neltilme' sinden s�z eder (Somme Th�ologique, cilt III, sayfa 253-270). Hatta baz� kiliselerde direkt olarak ha�a y�neltilmi� dualar vard�r. �Ey Mesih'in kanl� ha�� vs... Baz� kons�llerce kabul edilip baz�lar�nca da reddedilen resim ve heykellerin kiliselerde kullan�lma uygulamas� �iddetli tart��ma ve itirazlardan sonra nihayet 16'y�zy�lda Trente Konsilinde bir iman maddesi olarak empoze edilmi�tir.

Mesih �nanl�lar� ��k�� 20:1-5'deki On emirin ilk ikisine dayanarak tasvir ve suretlerin �ereflendirilmesini kesinlikle reddederler:.

�Seni esirlik evinden ��karan Allah�n Yehova (Yahwe) Benim. Kar��mda ba�ka ilahlar�n olmayacakt�r. Kendin i�in oyma put, yukar�da g�klerde olan�n, yahut a�a��da yerde olan�n, yahut yerin alt�nda sularda olan�n hi� suretini yapmayacaks�n; onlara e�ilmeyeceksin; ve onlara ibadet etmeyeceksin'

Her ne kadar baz�lar� bu resimlere de�il yaln�zca onlar�n temsil etti�i ki�ilere dua edip �ereflendirdiklerini s�yleseler de ger�ekte bu Tanr�'n�n S�z�'ne uygun d��mez. M�s�r esaretinden �zg�rl��e ��kan �srail halk� Musa Sion da��nda Tanr�'n�n huzurunda bulundu�u s�rada kendilerini kurtaran Tanr�'y� buza�� suretinde temsil ederek �i�te sizi esirlikten kurtaran Tanr�' diye ilan etmi� ve bunun sonucunda Tanr� taraf�ndan ciddi bir �ekilde cezaland�r�lm��lard�r. Zehirli y�lanlar�n zehrinden kurtulmalar� amac�yla Tanr�'n�n emriyle Musa'n�n yapm�� oldu�u tun� y�lan tap�n�� arac� olmaya ba�lay�nca kral Hizikiya taraf�ndan par�aland� (2.K�rallar 18:4) Zaten ilk y�zy�ldaki Mesih �nanl�lar� da ibadetlerinde kesinlikle suret, resim veya heykeller kullanmazlard�. Daha iyi yo�unla�mak i�in bu suretleri kullananlara el�i Pavlus'un �u bildirisi yeterli bir uyar� olsa gerek: �Biz g�r�n��le de�il imanla y�r�yoruz' (2.Kor.5:7) ve yine �Sevgili �ocuklar�m kendinizi putlardan koruyun' �rne�in Katolik ve Ortodokslar meleklere ve azizlere de dua ve yard�ma �a��rmalar�yla adeta onlara tap�nmaktad�rlar.

Katolik ve Ortodoks kiliseleri neden ayrıldı?

Doğu ve Batı kiliselerinin ayrılış nedeni olarak genellikle 1054 yılında Papalık delegeleri ile İstanbul'daki ruhban sınıfının ileri gelenleri arasındaki tartışmalar gösterilmektedir. Ancak bu tarih iki tarafın karşılıklı olarak afarozlaşmalarının ve ayrılığın resmileştirilmesinin tarihtir.

Katolik Ortodoks bölünmesi nedir?

Doğu kiliselerine Bizans- Ortodoks, Batı kiliselerine ise Roma- Katolik kiliseleri denmektedir. Ortaçağ'dan bu yana büyük bir çekişme ve anlaşmazlıklar yaşayan Doğu ve Batı kiliseleri birçok kez birbirlerini aforoz etmişler ve 1054 yılında ayrılıklarını kesinleştirmişlerdir.

Ortodoks ve Katolik arasında ne fark var?

Ortodokslarda kutsal Ruh sadece Baba'dan İsa aracılığıyla çıktığına inanılır. Katoliklerde ise hem Baba hem Oğul'dan çıktığına inanılır. Katolikler Papa'nın Tanrı'yı temsil ettiğine, hatadan muafiyetine inanır. Ortodokslar ise karşı çıkarak, Peygamberlerin dahi hata yapabileceğine inanır.

Katolik ve Ortodoks kiliseleri bağımsızlığını ne zaman ilan etti?

Ortodoksluğa göre Kutsal Ruh yalnızca Baba'dan çıkarken Katoliklere göre Baba ve Oğul'dan çıkar. Bu ayrım sonucu Roma Kilisesi, 1054 yılında Ayasofya'ya gönderdiği bir belge ile Ortodoks Kilisesi'ni kendinden tamamen ayırmıştır ve iki kilise, birbirlerini karşılıklı aforoz etmişlerdir.