Ceza infaz kurumlarında bulundurulabilecek eşya ve maddeler hakkında yönetmelik

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

İKİNCİ BÖLÜM

KARAR

MEHMET KEÇECİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/24673)

Karar Tarihi: 21/10/2020

İKİNCİ BÖLÜM

KARAR

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

M. Emin KUZ

Rıdvan GÜLEÇ

Yıldız SEFERİNOĞLU

Basri BAĞCI

Raportör

:

Ferhat YILDIZ

Başvurucu

:

Mehmet KEÇECİ

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; başvuru tarihinde ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunan başvurucunun kıyafet değişimlerinin belirli bir süre ve koşul ile sınırlandırılması ve eşyalarının çöpe atılması nedeniyle özel hayata saygı, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 10/8/2018 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

6. Başvurucu halen hükümlü olarak Osmaniye 1 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) bulunmaktadır.

7. Başvuru tarihinde tutuklu olarak Ceza İnfaz Kurumunda bulunan başvurucu, kıyafet değişiminin belli dönemlerle sınırlandığını, değişim yapılan eşyaların depoya emanet olarak alınmayıp çöpe atılması karşılığında değişime izin verildiğini, değiştirilen eşyaların yeni ve etiketli olması zorunluluğu getirildiğini, kararların gerekçesiz ve haksız olduğunu, mahkemece alınan savcılık görüşünün kendisine tebliğ edilmediğini, diğer hükümlü ve tutuklulara tüm görüşlerde değişim yapmalarına izin verilirken kendisine FETÖ/PDY üyeliği suç isnadıyla tutuklu bulunduğundan izin verilmediğini ileri sürmüştür.

8. Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının (İdare ve Gözlem Kurulu) 7/4/2017 tarihli kararında; ceza infaz kurumlarının asayiş ve güvenliği, hükümlü ve tutukluların sayılarının fazlalığı ve görevli personelin yetersizliği dikkate alınarak hükümlü ve tutukluların eskiyen kıyafetlerinin yenileriyle sadece yılda dört defa belirtilen tarihlerde değiştirebilecekleri, bu tarihler dışında kıyafet değişiminin yapılamayacağı, değişimi yapılacak eşyaların değişim gününden bir hafta önce bildirilmesi gerektiği, emanet eşya memurlarınca anılan eşyaların toplanacağı, değişim gününde ilgili kişilere teslim edileceği, kişilerin gelmemesi durumunda ise iade edileceği bildirilmiştir. Anılan kararda ayrıca yasak malzemelerin büyük bir kısmının giyim eşyası değişimi sırasında Ceza ve İnfaz Kurumuna sokulduğu, hükümlü ve tutukluların giyim eşyalarını eskimeseler dahi yıkatmak amacıyla ailelerine verdiklerinin tespit edildiği, hükümlü ve tutuklu sayısının fazlalığı, görevli personel sayısının eksikliği, Ceza ve İnfaz Kurumunun asayişi ve güvenliği gibi hususlar dikkate alınarak birtakım sınırlamalar yapıldığı vurgulanmıştır.

9. Başvurucu tarafından Kurul kararına karşı, kıyafet değişiminin açık görüşte de yapılması talebiyle yapılan şikâyet başvurusu Osmaniye İnfaz Hâkimliğinin (İnfaz Hâkimliği) 25/5/2018 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Karar gerekçesinde; Kurul kararının konuya ilişkin kısımlarına yer verilmiş, 17/6/2005 tarihli 25848 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Ceza İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Hakkında Yönetmelik'in (Eşya Yönetmeliği) "Giyim eşyaları" kenar başlıklı 7. maddesindeki yeni ibaresinden mutlaka yeni etiketli kıyafetin anlaşılmayacağı, İdare ve Gözlem Kurulu kararında da yeni olarak kabul edilebilecek giyim eşyasından etiketli veya etiketsiz sıfır ayarında kullanılmamış veya az kullanılmış olmasının aranacağı belirtildiğinden anılan kararın mevzuata uygun olduğu vurgulanmıştır.

10. Başvurucu tarafından İnfaz Hâkimliğinin kararına karşı Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesine yapılan itiraz 11/7/2018 tarihli kesin kararla reddedilmiştir. Kararın gerekçesinde İnfaz Hâkimliği tarafından verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu ifade edilmiştir.

11. Nihai karar 23/7/2018 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

12. Başvurucu 10/8/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

13. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un "Oda ve eklentilerinde bulundurulabilecek kişisel eşyalar" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:

"Kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerin oda ve eklentilerinde bulundurabilecekleri veya bulunduramayacakları kişisel eşya, gıda, tıbbî malzeme ve diğer ihtiyaç maddeleri yönetmelikle düzenlenir."

14. 6/4/2006 tarihli ve 26131 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük'ün (İnfaz Tüzüğü) "Hükümlünün kişisel eşyasının korunması" kenar başlıklı 71. maddesi şöyledir:

"Hükümlünün beraberinde getirmiş olduğu eşya ve elbiseler temizlendikten sonra bir paket yapılır ve ambar memuruna teslim edilir. Ambar memuru, her paket için üçer nüsha olarak bir makbuz düzenler ve eşyanın sayı ve çeşitlerini kaydederek imzalar. Makbuzlardan birisi hükümlüye verilir, birisi eşya paketi üzerine iliştirilir, diğeri de dipkoçanında kalır."

15. İnfaz Tüzüğü'nün "Eşyanın postadan alınması" kenar başlıklı 125. maddesi şöyledir:

"(1) Hükümlülerin adlarına posta veya kargo ile gönderilen havale ve eşya, kurum mutemedi tarafından en geç 7 gün içinde postadan alınır. Gönderi, içeriği itibariyle kuruma sokulması ve bulundurulması mevzuat hükümlerince sakıncalı olmaması hâlinde hükümlüye teslim edilir.

 (2) Sakıncalı olduğu belirlenen gönderiler hakkında, posta veya kargodan alındığı tarihten itibaren onbeş gün içerisinde hükümlüye yazılı bilgi verilir. Hükümlü, bildirimin yapıldığı tarihten itibaren onbeş gün içerisinde infaz hâkimliğine itiraz hakkını kullanmadığı takdirde, gönderi, göndericiye veya hükümlünün göstereceği kişiye iade edilir. Hükümlünün isteği halinde ilk ziyaret günü yakınlarına verilmek üzere kurum emanet deposunda saklanabilir. Ancak eşyanın bozulabilir olması veya maddi değerinde azalma olasılığının bulunması halinde, gönderi gönderene iade edilir."

16. Eşya Yönetmeliği'nin "Giyim eşyaları" kenar başlıklı 7. maddesi şöyledir:

"Hükümlülerin koğuş, oda ve eklentilerinde birer adet palto, manto ve mont, iki adet ceket veya ceket yerine kullanılabilen hırka, dört adet pantolon ve/veya etek, bayan için iki adet elbise, bir takım eşofman, dört adet gömlek, iki adet kazak, iki takım pijama, bir spor ayakkabısı, bir kışlık ayakkabı, bir iskarpin, üç adet tişört, iki adet kravat, bir adet kemer, gerektiği kadar iç çamaşırı, çorap, bir terlik, havlu ve bir bornoz ile kaşkol, 25/11/1925 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisâsı Hakkında Kanuna aykırı olmayan bir adet şapka bulundurulmasına izin verilir.

Hükümlüler; ceza infaz kurumu dışından getirilmesine izin verilen giyim eşyalarından eskiyenlerini, yenileriyle değiştirebilir."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

17. Mahkemenin 21/10/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

18. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve giderlerini ödeyemeyecek durumda olduğunu belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.

19. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Özel Hayata Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

20. Başvurucu; Ceza İnfaz Kurumunda kıyafet değişiminin belli dönemlerle sınırlandığını, ailesinin uzakta ve maddi durumları zayıf olduğundan sadece iki ayda bir yapılan açık görüşe geldiklerini ancak bu zamanların da eşya değişim dönemine rast gelmediğinden eşya değişimi yapamadığını, diğer hükümlü ve tutuklulara tüm görüşlerde değişim yapmalarına izin verilirken kendisine FETÖ/PDY üyeliği suç isnadıyla tutuklu bulunduğundan izin verilmediğini, yaptığı itirazın İnfaz Hâkimliğince reddedildiğini, mahkemelerce yeterli inceleme yapılmadığını ve gerekçesiz karar verildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özü, Ceza İnfaz Kurumunda kıyafet değişiminin belirli zamanlarda yapılması ve açık görüşte kıyafet değişimi yapamaması nedeniyle özel hayata saygı hakkın ihlal edildiğine ilişkindir. Bu nedenle başvurucunun iddiaları Anayasa'nın 20. maddesinde düzenlenen özel hayata saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.

22. Başvurucu eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüş ise de, eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddiasının ele alınabilmesi için başvurucu ile benzer durumdaki kişilere farklı uygulama yapıldığının ortaya konulması gerekir. Somut olayda Ceza İnfaz Kurumu kararından eşya değişiminin belirli zamanlarda gerçekleştirilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkına getirilen kısıtlamanın bütün tutuklu ve hükümlülere yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Sonuç olarak başvurucunun, diğer hükümlü ve tutuklulara tüm görüşlerde değişim yapmalarına izin verilirken kendisine FETÖ/PDY üyeliği suç isnadıyla tutuklu bulunduğundan izin verilmediğine yönelik iddiasını temellendirmediği hususu dikkate alındığında eşitlik ilkesi yönünden herhangi bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

23. Anayasa'nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak 20. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

 “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.”

24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre Anayasa Mahkemesince açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemez olduğuna karar verilebilir. Başvurucunun ihlal iddialarını temellendiremediği, iddialarının salt kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olduğu, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).

25. İdare ve Gözlem Kurulu kararıyla Ceza İnfaz Kurumunun asayişi ve güvenliği, hükümlü ve tutuklu sayısının fazlalığı, görevli personelin yetersizliği dikkate alınarak hükümlü ve tutukluların kıyafet değişimlerine sınırlama getirilmiştir. Dolayısıyla anılan karar ile kamu makamları tarafından başvurucunun özel hayatına saygı hakkına bir müdahalede bulunulduğu açıktır.

26. Söz konusu müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 20. maddesini ihlal edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, meşru amaç taşıma, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.

27. 5275 sayılı Kanun'un 35. maddesi gereğince ceza infaz kurumlarında bulundurulabilecek eşyaların yönetmelikle düzenleneceği kuralı getirilmiş olup bu amaçla çıkarılan Eşya Yönetmeliği'nin 7. maddesine istinaden İdare ve Gözlem Kurulunca hükümlü ve tutukluların kıyafet değişimine kısıtlama getirilmiştir. Dolayısıyla müdahalenin kanuni dayanağı bulunmaktadır.

28. Ceza ve İnfaz Kurumu anılan kararında; yasak malzemelerin büyük bir kısmının giyim eşyası değişimi sırasında Ceza ve İnfaz Kurumuna sokulduğu, hükümlü ve tutukluların giyim eşyalarını eskimeseler dahi yıkatmak amacıyla ailelerine verdiklerinin tespit edildiği, hükümlü ve tutuklu sayısının fazlalığı, görevli personel sayısının eksikliği, Ceza ve İnfaz Kurumunun asayişi ve güvenliği gibi hususları dikkate alarak mezkur Eşya Yönetmeliği gereğince birtakım kısıtlamalar öngörmüştür. Ceza İnfaz Kurumu ve İnfaz Hâkimliği bu amaçla Eşya Yönetmeliği'nin 7. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "yenisiyle değiştirmek" tabirini yorumlamışlar, eskimiş olan eşyaların değişiminin bir takvime bağlanmasını uygun görmüşlerdir. Buna göre müdahalenin meşru bir amacının bulunduğunu söylemek mümkündür.

29. Ceza infaz kurumlarında tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak kamu düzeninin korunmasına ve suç işlenmesinin önlenmesine yönelik kabul edilebilir makul gerekliliklerin olması durumunda hükümlü ve tutukluların sahip oldukları haklar sınırlandırılabilir (Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11 /2014, § 35).

30. Somut olayda Ceza İnfaz Kurumunda kıyafet değişimine yılda 4 defa belirli tarihlerde izin verildiği ve başvuru formundan anlaşılacağı üzere başvurucunun kargo ile de eşya değişimine olanak sağlandığı, bu doğrultuda kıyafet değişiminin tamamen yasaklanmadığı anlaşılmaktadır.

31. Buna göre başvurucunun özel hayata saygı hakkına yapılan müdahale ile ilgili olarak Mahkemece yapılan değerlendirmenin ilgili ve yeterli olduğu, başvurucuya katlanılamaz bir yük yüklemediği, müdahalenin niteliği ve müdahale ile öngörülen meşru amaç gözönüne alındığında demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

32. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

33. Başvurucu; değişim yapılan eşyaların depoya emanet olarak alınıp çöpe atılması ve değişim yapılan kıyafetin yeni ve etiketli olmasının zorunlu tutulması nedenleriyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

a. Değişim Yapılan Eşyaların Çöpe Atılması Nedeniyle Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiği İddiası

34. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun, bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).

35. Somut olayda başvurucunun hukuk sisteminde mevcut idari ve yargısal yolları tüketmeksizin, İnfaz Hâkimliğine yaptığı başvurusunda da anılan iddiasını dile getirmeden bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.

36. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Değişim İçin Getirilen Kıyafetlerin Yeni ve Etiketli Olması Zorunluluğu Nedeniyle Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiği İddiası

37. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre Anayasa Mahkemesince açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemez olduğuna karar verilebilir. Başvurucunun ihlal iddialarını temellendiremediği, iddialarının salt kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olduğu, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).

38. İdare ve Gözlem Kurulu kararıyla Ceza İnfaz Kurumunun asayişi ve güvenliği, hükümlü ve tutuklu sayısının fazlalığı, görevli personelin yetersizliği dikkate alınarak hükümlü ve tutukluların kıyafet değişimlerine sınırlama getirilmiştir. Dolayısıyla anılan karar ile kamu makamları tarafından başvurucunun mülkiyet hakkına bir müdahalede bulunulduğu açıktır.

39. Söz konusu müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 35. maddesini ihlal edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, meşru amaç taşıma, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.

40. 5275 sayılı Kanun'un 35. maddesi gereğince ceza infaz kurumlarında bulundurulabilecek eşyaların yönetmelikle düzenleneceği kuralı getirilmiş olup bu amaçla çıkarılan Eşya Yönetmeliği'nin 7. maddesine istinaden İdare ve Gözlem Kurulunca hükümlü ve tutukluların kıyafet değişimine kısıtlama getirilmiştir. Dolayısıyla müdahalenin kanuni dayanağı bulunmaktadır.

41. Ceza ve İnfaz Kurumu anılan kararında; yasak malzemelerin büyük bir kısmının giyim eşyası değişimi sırasında Ceza ve İnfaz Kurumuna sokulduğu, hükümlü ve tutukluların giyim eşyalarını eskimeseler dahi yıkatmak amacıyla ailelerine verdiklerinin tespit edildiği, hükümlü ve tutuklu sayısının fazlalığı, görevli personel sayısının eksikliği, Ceza ve İnfaz Kurumunun asayişi ve güvenliği gibi hususları dikkate alarak mezkur Eşya Yönetmeliği gereğince birtakım kısıtlamalar öngörmüştür. Ceza İnfaz Kurumu bu amaçla Eşya Yönetmeliği'nin 7. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "yenisiyle değiştirmek" tabirini yorumlamış, eskimiş olan eşyaların değişimini bir takvime bağlamıştır. Buna göre müdahalenin meşru bir amacının bulunduğunu söylemek mümkündür.

42. Kıyafet değişimine ilişkin kısıtlamanın kaldırılması talebini inceleyen İnfaz Hâkimliği, anılan Eşya Yönetmeliği'nde yer alan "yenisiyle değiştirmek" tabirini yorumlamış İdare ve Gözlem Kurulu kararını benimseyerek yapılan şikâyeti reddetmiştir.

43. Ceza infaz kurumlarında tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak kamu düzeninin korunmasına ve suç işlenmesinin önlenmesine yönelik kabul edilebilir makul gerekliliklerin olması durumunda hükümlü ve tutukluların sahip oldukları haklar sınırlandırılabilir (Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11 /2014, § 35).

44. Somut olayda Ceza İnfaz Kurumunda kıyafet değişimine yılda 4 defa belirli tarihlerde izin verildiği, getirilen giyim eşyalarının yeni olması şartının arandığı, yeni olarak kabul edilebilecek kıyafetlerin ise etiketli veya etiketsiz olabileceği ancak kullanılmamış veya az kullanılmış, tamir görmemiş olması gerektiği İnfaz Hâkimliği kararında belirtilmiştir. Bu itibarla başvurucuya etiketli, yeni satın alınmış kıyafetle değişim yapılması zorunluluğu getirilmediği anlaşılmaktadır.

45. Buna göre başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahale ile ilgili olarak İnfaz Hâkimliğince yapılan değerlendirmenin ilgili ve yeterli olduğu, başvurucuya katlanılamaz bir yük yüklemediği, müdahalenin niteliği ve müdahale ile öngörülen meşru amaç gözönüne alındığında demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

46. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

D. İnfaz Hâkimliğince İtiraz İncelemesi Sırasında Alınan Savcılık Görüşünün Bildirilmediğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

47. Başvurucu; İnfaz Hâkimliği kararına konu edilen savcılık görüşünün kendisine tebliğ edilmeyerek cevap verme hakkının engellendiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

48. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Başvurucunun bu bölümdeki iddialarının silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri kapsamında incelenmesi gerekir.

49. Anayasa Mahkemesi, Devran Duran ([GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, §§ 106-112) kararında; tutukluluğa itiraz incelemeleri sırasında alınan savcılık görüşünün şüpheli veya sanıklara bildirilmemesinin anayasal önem taşımadığını, içeriğinde başvurucunun cevap vermesini gerektirmeyen ve daha önce ileri sürülmemiş yeni bir olgudan bahsedilmeyen durumlarda savcılık görüşünün başvurucuya bildirilmemesinin önemli bir zarara da neden olmadığını ifade etmiştir.

50. Somut olayda İnfaz Hâkimliği incelemesi sırasında alınan savcılık görüşünün bildirilmediği ileri sürülmüşse de başvuru formu ve eklerinde bu görüş yazısında başvurucunun cevap vermesini gerekli kılan ve daha önce haberdar olmadığı yeni bir olgunun bulunduğu dile getirilmemiştir. Ayrıca İnfaz Hâkimliği kararının savcılık görüşüne dayanılarak verildiği yönünde bir tespit de bulunmamaktadır. Dolayısıyla başvurucunun iddiaları bakımından anılan karardan ayrılmayı gerektiren bir durum mevcut değildir.

51. Açıklanan gerekçelerle anayasal ve kişisel önemden yoksun olması nedeniyle başvurunun bu kısmının kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. 1.Özel hayata saygı hakkının ve değişim için getirilen kıyafetlerin yeni ve etiketli olması zorunluluğu nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Değişimi yapılan eşyaların çöpe atılması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın anayasal ve kişisel önemden yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 21/10/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.